Eğer karnistler, karnist oldukları için dışlanmayacaklarsa, sırf akrabamız/arkadaşımız/yakınımız diye hoş görüleceklerse; faşistler, homofobikler, türcüler ve diğer ayrımcılar da dışlanmamalı; onlara da hoşgörüyle bakılmalı. Madem eşitlikten ve eşit muameleden bahsediyoruz, öyleyse herkese eşitlik…
Tabii, konuyu genişletebiliriz. Madem başka bir türün bedenini ve o bedenden gelenleri, o türün mensubuna sormadan almayı/çalmayı kendine hak gören karnistlere, sırf "bir gün uyanabilir ve yaptıkları yanlıştan vazgeçebilirler" diye yumuşak bir yaklaşım sergileyeceksek; öyleyse, kendinin olmayan bir bedene zorla sahip olan, ona tecavüz etme hakkını kendisinde bulan tecavüzcülere/savunmasız çocukları taciz eden istismarcılara da aynı hoş görüyü ve sabrı göstermeliyiz bir gün yaptıkları yanlışın farkına varabileceklerini ve daha doğru bir yaşam şeklini benimseyebileceklerini umarak. Bu esnada, kaç çocuğun; ya da kadının; ya da erkeğin tecavüze/tacize uğradığının bir önemi olmamalı. Çünkü biz veganız ve bize kıçımızın üzerine oturup, tacizcileri/tecavüzcüleri öylece seyretmek yakışır; biz içimizdeki sevgi sayesinde vegan olduğumuz için, sevgi içermeyen herhangi bir eyleme yer vermemeliyiz. Niye? Çünkü bu bize yakışmaz. Tabii, bize neyin yakışıp yakışmadığı; dışarıda korunmasız çocukların/hayvanların/kadınların; ya da erkeklerin tacize ve tecavüze uğramalarından daha önemli. Vegan olduğumuz için, kıçımızın üzerine oturmaya devam etmeli ve karnistlerin, türcülerin, tecavüzcülerin/tacizcilerin; verdiğimiz bilgiler sayesinde yola gelmelerini ve tacizlerini durdurmalarını beklemeliyiz/ummalıyız. İnsan bir kadının/savunmasız bir çocuğun bedenine, iradesi dışında; zorla sahip olunmasını tecavüz olarak kabul ederiz; ama bedenin şekli değişirse, içindeki ruh aynı olsa da, yapılan "zorla sahip olma eylemi" hakmış gibi görünür gözümüze. Neden? Çünkü, dilini anlamıyoruz. İnsan, bildiğimiz dilden konuşur, anlatır da; diğeri anlatamaz bizim anladığımız dilden. İnsan "burada bir yanlış var, bu beden benim" diyebilir de; diğeri diyemez.
Yazar: Telâbeera Arça
Tabii, konuyu genişletebiliriz. Madem başka bir türün bedenini ve o bedenden gelenleri, o türün mensubuna sormadan almayı/çalmayı kendine hak gören karnistlere, sırf "bir gün uyanabilir ve yaptıkları yanlıştan vazgeçebilirler" diye yumuşak bir yaklaşım sergileyeceksek; öyleyse, kendinin olmayan bir bedene zorla sahip olan, ona tecavüz etme hakkını kendisinde bulan tecavüzcülere/savunmasız çocukları taciz eden istismarcılara da aynı hoş görüyü ve sabrı göstermeliyiz bir gün yaptıkları yanlışın farkına varabileceklerini ve daha doğru bir yaşam şeklini benimseyebileceklerini umarak. Bu esnada, kaç çocuğun; ya da kadının; ya da erkeğin tecavüze/tacize uğradığının bir önemi olmamalı. Çünkü biz veganız ve bize kıçımızın üzerine oturup, tacizcileri/tecavüzcüleri öylece seyretmek yakışır; biz içimizdeki sevgi sayesinde vegan olduğumuz için, sevgi içermeyen herhangi bir eyleme yer vermemeliyiz. Niye? Çünkü bu bize yakışmaz. Tabii, bize neyin yakışıp yakışmadığı; dışarıda korunmasız çocukların/hayvanların/kadınların; ya da erkeklerin tacize ve tecavüze uğramalarından daha önemli. Vegan olduğumuz için, kıçımızın üzerine oturmaya devam etmeli ve karnistlerin, türcülerin, tecavüzcülerin/tacizcilerin; verdiğimiz bilgiler sayesinde yola gelmelerini ve tacizlerini durdurmalarını beklemeliyiz/ummalıyız. İnsan bir kadının/savunmasız bir çocuğun bedenine, iradesi dışında; zorla sahip olunmasını tecavüz olarak kabul ederiz; ama bedenin şekli değişirse, içindeki ruh aynı olsa da, yapılan "zorla sahip olma eylemi" hakmış gibi görünür gözümüze. Neden? Çünkü, dilini anlamıyoruz. İnsan, bildiğimiz dilden konuşur, anlatır da; diğeri anlatamaz bizim anladığımız dilden. İnsan "burada bir yanlış var, bu beden benim" diyebilir de; diğeri diyemez.
Yazar: Telâbeera Arça
Yorumlar
Yorum Gönder