Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ambidekster Nedir?

Her iki eli kullana bilme yeteneğine "Ambidekster" denir. Genelde insanlar ya sol yada sağ ellerini etkin olarak kullanırlar. Bu da genellikle insanların beyin yapıları ile ilgili bir konudur. Ambidekster olan insanlar ise sağ ve sol ellerini, hatta sağ ve sol ayaklarını ve hatta hatta sağ ve sol beyin loplarını aynı anda kullanabilen kişilerdir. Ellerden biri baskın olmadığı için yazı yazma ve bıçak kullanma gibi elle yapılan becerileri her iki eliyle de eşit düzeyde yapabilme yeteneğine ambidekster deniliyor. Bu yeteneğe sahip kişiler için sağlak ya da solak ifadesi kullanılmaz. Bu özelliğe sahip kişilerin beynin her iki lobunu da kullanabildiği söylenir. Genelde aileden geçen bu özellik çok az kişide görülüyor. Ambidekster sözü Latinceden çevrilmiştir. Latınca “ambi” – “her iki”, “dekster” isə “yararlı” və ya “uygun” anlamına gelen sözlerin birleşmesinden oluşmuştur. Ambidexterity Ambidekster sözünün İngilizce karşılığıdır ve İngilizce sözlükteki anlamı, hem sa

Kuşlardan hangisi yuvasını kendi yapmaz da, diğer kuşların yuvasını kullanır?

Bildiğiniz gibi Türkiye'de de yayında olan bir çok televizyon programı üst aklın oluşturduğu formatlara uygun olarak dünyanın bir çok ülkesinde yayınlanır. Bu programlardan bir tanesi de Türkiye'de de büyük bir reyting alan "Kim Milyoner Olmak İster" yarışmasıdır. Fransa’nın 2008 yılı “Kim milyoner olmak ister” programında yarışan yarışmacı belkide hayatının kararını vermek üzereydi. Doğru cevap verirse 250.000€ kazanacak, yoksa sadece 15.000€ ile programı terk edecekti. Soru ise kolay olmaktan uzaktı: -Aşağıdaki kuşlardan hangisi yuvasını kendi yapmaz da, diğer kuşların yuvasını kullanır? a) Akbaba b)Kırlangıç c) Guguk kuşu d)Serçe Yarışmacı cevabı bilmiyordu elbette ki, ve sadece bir jokeri kalmıştı, telefonla arama. Ancak gel gör ki, o saatte ulaşılabilecek tek arkadaşı bir sarışındı ve sarışınların ününü hepiniz biliyorsunuz. Her ne ise…Arkadaşı arandı, ve sorularını seçenekleri ile ona okuduğunda, sarışın şaşılacak bir hızla ve hiç tered

"Konsolide Etmek" Ne Demek

Fransızca bir kelime olan "konsolide" tek olarak kullanıldığı durumlarda vadesi uzatılan borç anlamında gelmektedir. TDK sözlüğünde de böyle geçmektedir. Buna rağmen konsolidasyon ve ya konsolide olmak genel olarak birlik olmak, birlikte hareket etmek, ortak amaç için yekvücut olabilmek anlamlarında kullanılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda ortak paydada birleşme anlamını da kullanabiliriz. Bu anlamlar eşliğinde konsolide etmek ise birlikte hareket etmeyi sağlamak amacının ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Örneğin şu cümlede konsolide olmak ve konsolide etmek anlamını daha iyi anlayabiliriz. CHP ve İyi Parti tabanları Muğla seçimlerinde konsolide olamasa da (yani ortak paydada birleşmeseler de) CHP seçimi rahat kazandı. Bunun temel nedenlerinden biri de CHP kanadının kendi seçmenini konsolide etmekte zorlanmadığı olarak açıklanabilir. Diğer bir örnek: İktidar yaşanan ekonomik krize çözüm bulamadığı için bulduğu yöntem tüm rakipleri şeytanlaştırmak, düşmanlaştırmak ve t

Bırak SEVGİ Seni Bulsun

Yalnız bir adam bir gün bir koza bulur. Kozanın içinde küçük bir tırtıl vardır. Adam çok sever bu tırtılı onunla tüm yalnızlığını tüm sevgisini paylaşır. Gel zaman git zaman tırtıl büyür güzel bir kelebek olur.  Adam kelebeğine hayran…  Bırakamaz bir türlü… Aslında kelebeğin aklında dağlar kırlar çiçekler vardır da; kıyamaz bir türlü adama ve sevgisine yalnız bırakamaz O’nu….  Üç günlük ömrünü sevildiği ve sevdiği yerde geçirmeyi arzulamaktadır yüreği… Ama adam da bilir ki; “Sevmek bazen vazgeçmeyi de bilmektir….” Kelebeğine son kez bakar ve onu salıverir özgürlüğüne kırlarına çiçeklerine doğru… Kelebek mutlu olmasına mutlu olur ama hiç bir meltem hiç bir çiçek yaprağı adamın avucunun sıcaklığı andırmaz…  Aklında adam o çiçek senin bu çiçek benim dolaşır saatlerce… Adam kelebeğe sevdalı bakıp durur boşluğa… Kelebek ise hala konacak sıcak bir avuç aramakta… Kelebek şunu anlamıştır; BAZEN AİT . OLDUĞUMUZ YER SICAK BİR AVUÇTUR BİLİ

Sovyetlerin Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuruluşundaki Yeri

Belki bilmezsiniz ama Taksim Cumhuriyet Anıt’ında Atatürk’ün sağında iki Rus yer almaktadır. Bu kişiler ünlü Rus mareşal Kliment Voroşilov ile ünlü Sovyet KGB kurucusu Mihail Frunze'dir Bu kişiler Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunda oynadıkları önemli rolü Atatürk’ün özel emri ile tüm gelecek nesiller için asla unutulmasınlar diye bu anıtta yer almaktadırlar. Ne yazık ki günümüzün Türk nesli bu kişilerin ne adlarını biliyor ne de ne yaptıklarını. 16 mart 1921 yılında özel törende Rusya Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyet’i ile Türkiye arasında “Dostluk ve kardeşlik sözleşmesi” imzalanmıştır. Bu sözleşmeye göre henüz kurulmamış Türkiye Cumhuriyet’ine Türk milletinin yabancı istilacılardan özgürlüğünü kazanabilmesi için 1878 yılından beri Rusya sınırlarına dahil edilen Kars, Ardağan ve Artvin bölgeleri verilmiştir. Sözleşmeye göre Rusya Türk halkına 10 milyon altın ruble ile askeri mühimmat hibe edecekti... Ağustos 1921’de Rusya Mikail Frundze’yi Türkiye’ye e

Toplumsal Yozlaşmanın Temelinde BENCI'lik Yatar

Farklı kültürle tanışmak ve o kültürlerin iyi olan taraflarını(!) almak tabi ki günümüz dünyasında bir çok insanın uyguladığı şeydir. Özellikle iyi olan taraflarını diyorum çünkü insan bir eylemi gerçekleştiriyorsa muhtemel kendi düşünce yapısı bunu doğru ve en iyi seçenek olarak gördüğü için yapıyordur.  Aynı zamanda kişiden kişiye değişen iyilik kavramı söz konusu iken insanların globalleşen dünyada, bilimsel araştırmalarla zihin kontrolü yapıldığı bir zamanda neyin iyi ve neyin kötü olduğuna karar vermesi hayat tecrübesi, analitik düşünebilme becerisi gerektiren bir şey ve gençlerin de bu anlamda aileler tarafından iyi eğitilmesi en önemli noktalardan bir tanesidir. Diğer önemli nokta ise değerlerimizdir. Nasıl her insanın bir kişiliği kendine özel sınırları varsa, aynı şekilde toplumların da var. Ve biz belirli topluluklarla yaşayan ölümlüler olarak hayatımızı devam ettirdiğimizi göz önünde bulundurarak geçmişten gelerek evrimleşmiş toplumsal normlar konusunda daha anl

Neden Hep Yanlış İnsanlara Aşık Oluruz?

Aslında soruyu "Neden BAZEN Yanlış İnsanlara Aşık Oluruz?" düzeltmek lazım. Çünkü sizin de çevrenizde gayet mutlu çiftler vardır ve belki de sizi aşka inandıran, umutla yaşamanızı sağlayan bu çiftlerdir. Ama söylemekte de fayda var: yanlış aşkları hayatımızdan atmadan bu soru bizim için "HEP" olarak kalmaya devam edecek. Aklımızın, mantığımızın almadığı aşklardır yanlış aşklar. Belki de cinsel dürtülerle aşık hissetiğimizden de olabilir. Ama nedeni ne olursa olsun biraz kalbimizin de yanılabilme ihtimalini göz önünde bulundurmak lazım. Biraz da konunun temeline inecek olursak.... Yanlış insanlara aşık oluyoruz çünkü kafamızın içinde "doğru insan" diye bir kavram var. Zihnimizde belli ölçülerden daha doğrusu kalıplardan meydana gelen bir şema oluşturuyoruz. Durmadan hayatımızın erkeğini ve ya kadınını arıyoruz ve onu bulma konusunda oldukça sabırsız davranıyoruz.  Ayrıca kabul edin ki aşk söz konusu olduğunda yasakların ve engellerin ayrı

Mutluluğun Anahtarı Mutlu Edebilmektir!

Mutluluk ayna nöronlar sayesinde çoğalır. Bir insanı mutlu edebildiğinizde onun mutluluğu ile siz de mutlu olursunuz. Etrafınızda mutlu insanları gördükçe ve bu mutluluğu paylaşa bildiğinizde hiç şüphesiz dertlerinizi unutursunuz, daha pozitif bir bakış açısıyla dünyaya bakarsınız. Biliyor musunuz?  İnsanlara verebileceğiniz özel armağanlar var ve bunlar için üstelik para harcamanıza da gerek yok! Size bunları sayayım. 1) Dinleme.. .  Ama gerçekten dinleyin. Kesmeden, hayal kurmadan, vereceğiniz cevabi düşünmeden... Can kulağıyla dinleyin. 2) Sevgi...  Kucaklamalar, öpücükler, sırt sıvazlamalar ve el tutmalar konusunda cömert olun. Bu ufak hareketler aileniz ve dostlarınıza olan sevginizi daha açik göstermenizi sağlayabilir. 3) Kahkaha... Fıkra anlatın, neşeli hikayeleri paylasın. Bu armağanınız "seninle birlikte gülmeyi seviyorum" anlamına gelir 4) Yazılı bir Not... Basit bir "Yardımın için teşekkürler" notu, ya da belki

Sosyal Medya + Sanal Gerçeklik = YALAN Dünya

Sosyal Medya'nın yaygınlaşması hayatımızı ne kadar değiştirdi değil mi?  İnsanlar olduklarından çok olmak istedikleri gibi göründüğü ve sanalda mutlu bir dünya. Belki de bu yüzden sanal olarak kalması ve kalmaya devam etmesi gerekiyor. Arkadaşlıkları, dostlukları ve aynı zamanda ilişkileri... Bir de bu hayatların onandığı oyunlar var tabi ki.... Örneğin Second Life bunlardan da en ünlüsü ve içine çektiği insanları adeta başka bir hayata götürüyor gibi. Kendi hayatlarındaki eksikleri burada tamamlayıp, hayallerindeki hayatı yaşama fırsatı kazanıyorlar... Ve gelecek yıllarda sanal gerçekliğin artması ile bu gibi oyunlar belki de hayatımızı bir sanala dönüştürecektir. En azından şimdilerde bile hayatımızı, arkadaşlıkları, ilişkileri ve doğal olarak da toplumu ve toplum yapısını etkilemediğini söylemek imkansızdır. Gerçek hayata dönüştüğünde belki de mutsuzlukların başlangıcı olabilir. Hayalini kurdukları özellikler bir anda gerçekle yüzleşince yok olabilir çü

Mutluluk Nedir?

Ayna nöronlar nedir biliyor musunuz? Başkası mutlu olduğunda ve bunu tüm kalbinizle his ettiğinizde siz de mutlu olursunuz... Ya başkasını mutlu edip yanında duracaksınız, yada siz mutlu olup her kesi mutlu edeceksiniz... Peki şuanda mutlu musunuz? Yada mutluluk tam olarak nedir? Hiç düşündünüz mü? Mutluluk; Uyandırılma tedirginliği olmadan huzur içinde uykuya dalmaktır. Mutluluk; Yazın en sarı sıcağında serin bir denizdedir, bir ağaç gölgesindedir. Mutluluk; Çıplak ayakla koşulan ıslak çimendedir. Mutluluk; Sıcak bir günün sonunda esmeye başlayan serin bir yeldedir. Mutluluk; İnce belli bir çayda içilen tek şekerli demli çayın tadındadır. Mutluluk; Anlatılan bir fıkranın ardından atılan kahkahadadır. İzlenen bir filmin sonunda dökülen göz yaşındadır. Mutluluk; Günün ilk aydınlığında, gecenin son karanlığındadır. Mutluluk; Annenin okşayışında, babanın başında, çocuğun gülüşünde, sevgilinin dokunuşundadır. Mutluluk; Düşünüldüğünde gülümseten çocukluğa dair bi