Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ankara Bozkurtları etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Ankara Masalı

Önce Melih Gökçek çıktı piyasaya… Bir gün önceden tüm Türkiye'yi haberdar etti "Yarın Mansur Yavaş'ın işini bitiriyorum" iddiasıyla… Şaibeli bir tetikçiyi 'Beypazarı Ülkü Ocakları eski başkanı' diye konuşturdular… Daha önceki seçimlerden sanki suçmuş gibi 'Alevi, Erzurumlu vs.' gibi aşağılanmak istenen Mansur Yavaş'ı bu defa da 'Makedon' ilân etti… Çaresizliğin ilk işaretleriydi bunlar… Geçtiğimiz seçimden kalan bir alacağın 'haram' karşısında ayaklarını yere vura vura geldiğini ve nasıl da bir korkuya yol açtığını gösteriyordu… Önce "Benim tarzım farklı" deyip edepli bir propaganda yürüteceğini gösteren Mehmet Özhaseki, baktı olmuyor, o da saldırgan bir üsluba yeltendi… "Mazimiz hizmet" afişleri apar topar piyasadan çekildi… Özhaseki'nin sahada ezildiği görülünce, sanki belediye başkan adayı Erdoğan'mış gibi onunla birlikte görülen görseller sahaya sürüldü… Bu arada saha sürekli

SAHİ NEREDEYDİ O ÜLKÜCÜLER?

Daha önceleri de dillendirmiştim…  Ülkedeki hemen hemen her siyasî akım Cumhurbaşkanları,  Başbakanlar çıkardı…  Bir tek Türk milliyetçileri çıkaramadı… Türk milliyetçilerinin partileri, bırakın birinci parti olmayı, hiçbir zaman ana muhalefet partisi bile olamadı… Oysa Türk devletinin kurucu felsefesi 'milliyetçilik' olmasına rağmen… Vatandaşların fert fert kendilerine tanımlarken 'milliyetçi' kimliğin diğer kimliklere nazaran bu kadar baskın olmasına rağmen… Geçtik Cumhurbaşkanlığını, Başbakanlığı, ana muhalefet liderliğini, üç büyük şehirden birinde belediye başkanlığını bile kazanamadı milliyetçi bir aday… Hem tarihin hem de talihin kırılması anlamında şimdi Ankara'da bir imkân var… 31 Mart'ta Mansur Yavaş'ın kazanması çok büyük kıymet taşıyacak… Milliyetçileri, ülkücüleri siyasetin ana unsuru, belirleyicisi olarak görmektense, dolgu malzemesi, kafasından çok kasları çalışan, ihtiyaç duyulduğunda 'amele pazarından toplanabilen

Ankara Bozkurtları Mansur Yavaş Diyor

Önce fikirler birbirine karıştı… Hangi parti neyi iddia ediyor, dün neyi savunuyordu, bugün ne halde, dün kime karşıydı, bugün kiminle birlikte yürüyor, hepsi iç içe geçti... Dolayısıyla dün partiye göre oy kullananlar için durum değişti… Belediye seçimlerinde zaten 'adaya göre oy kullanmak' daha doğruydu ama bu seçim açık bir mecburiyet haline geldi… Kendi adıma, dün yol yürüdüğümüz, yarın da yürüyebileceğimizden emin olduğumuz, şahsiyetine kefillik koyabileceğimiz adayları tabii ki tercih edeceğim… Kazanmaları için uğraşacağım, oy vereceğim, diğer seçmenlerden de oy vermelerini isteyeceğim… *** Bu seçim, bu iş, parti meselesi değil… Ankara'da 31 Mart'ta Mansur Yavaş'ı, istediğim parti veya ittifaktan aday olduğu için değil, milliyetçiliğine yüzde yüz kefalet koyabileceğim bir aday olduğu destekliyorum, sonuna kadar destekleyeceğim. Seçimi kazanacağı anlaşılınca ona yönelik saldırıların daha da artması, Ankaralı diğer ülkücülerde olduğu gi

Ankara'da Ayağa Dolanan Tuzak

Mesele 'tuzak'sa eğer, Allah, tuzak kuranların en hayırlısı... Geçmişte suçlulardan 'hayırsever iş adamı' çıkaran siyasî kültür, bir çocuk pornocusundan, bir sahtekârdan 'saygın iş adamı' çıkaracaktı... Ama ayaklarına dolandı... Mansur Yavaş, tuhaf birisi!.. Mertliğin mumla arandığı şu siyasî atmosferde, soyadını 'Karakebap'tan 'Yavaş'a çevirmiş birisi olsaydı, rakibi onu perişan ederdi... Soyadı değişikliğinden hareketle, yapmadığı, söylemediği, yazdırmadığı kalmazdı... Adına artık 'televizyon' veya 'gazete' denemeyecek müfteriler taburunun saldırısı başlardı, değiştirilen soyadı üzerinden... Oysa Mansur Yavaş, rakibinin soyadının Karakebap'tan Özhaseki'ye dönüştürülmüş olmasıyla ilgili bugüne kadar tek kelime etmedi... Bu gerçek üzerinden, şüphe uyandırıcı söylemlere, köken sorgulamalarına kalkışmadı... Doğrusu da buydu...Düzgün, ahlâklı, seviyeli bir çizgi tutturdu ve bu çizgi Yavaş'ı hep güvenilir k

MANSUR’A SALDIRMAK! - Suat Başaran

İktidardakileri anlıyorum... Anlayamadığım MHP yönetimi... Ankara’yı kaybetmek, yirmi yılın suistimallerinin açığa çıkması demektir bir yerde... Sadece bir belediyeyi kaybetmek değil, kirli bohçaların rakibin eline geçmesidir, Ankara’yı kaybetmek... Şaibeli ihaleler, peşkeş çekilen arsalar, gün ışığına çıkasından çekinilen gizli ilişkiler... Evet!.. Samimiyetle söylüyorum: İktidardakilerin telâşını anlıyor ve kendi açılarından da doğru buluyorum... ***** Ankara’yı kaybetmemek için her yolu deneyecekler... Bütün ilişkiler ve bağlantılar devreye sokulacak... Yıllardır el altından beslenenler sahaya sürülecek... Kısaca tiyniyetlerinin gereğini yerine getirecekler... ***** Peki bizimkilere ne oluyor? Onlar neden bu kadar acımasızca saldırıyorlar Mansur Bey’e? Onların kaybedecekleri neleri var? İhale mi aldılar, yosuzluğa mı bulaştılar, malûm çeteyle iş mi tuttular? Bildiğim kadarıyla, hayır... Öyleyse neden?

Beka Sorunu Gerçekten Nedir?

Ülkeyi yönetenlerin, sırf kendileri gibi düşünmüyor, kendileri gibi davranmıyor ve istedikleri kalıba girmiyor diye ülkenin yüzde 50'sini 'terörist' veya 'teröristle müttefik' gibi görmesi, gerçek bir beka sorunudur... *** Genç ve eğitimli nüfus, daha iyi bir hayat ümidiyle Batı'ya göçmeye çalışırken, beyin göçünde her yıl rekor kırılırken, kamplarda tutulması gereken milyonlarca Suriyeli sığınmacının Türkiye'ye 'kalıcı' biçimde dağılması bir beka sorunudur... *** Adalete güvenin ve itibarın azalması, güçlü ve zengin karşısında sökmeyen adaletin, ancak fakir, zayıf ve sahipsiz karşısında hükmünün olması, 'mülkün temeli'nin sarsılması üzücü bir beka sorunudur... *** Bekayı -ihtiyaç duyduğunda kullanmak üzere- siyasetçinin arka cebine, zekâyı ise boş damacana gibi kapı arkasına lâyık gören anlayış, kesinlikle beka sorunudur... *** Devlet yönetiminde, aklı, bilimi ve kaliteyi değil de önyargıları ve dogmaları te