Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temel Fıkraları etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Rüşvet Verebilmek De Bir Sanattır!!

Temel Amerika'ya gider ve bir kavgaya karışır ve sonuç olarak karşı taraf Temel'den şikayetçi olur. Temel, haklı olmamasına rağmen bir avukat tutar ve avukata sorar: – Acaba yargıca biraz para teklif etsem mi? Avukat sinirli bir şekilde: – Kesinlikle olmaz. Bu yargıç rüşvet konusunda çok titizdir. Eğer böyle bir davranışta bulunursan iyi bil ki, davayı kaybederiz. Sonunda dava Temel’in lehine sonuçlanır. Böylesi bir karar karşısında, avukat şaşkınlığını gizleyemez ve Temel’e sorar: – Nasıl oldu, anlayamadım? Bu davanın bizim lehimizde sonuçlanmasına imkan yok. Temel: – Tabii anlayamazsın. Yargıca rüşvet göndermeseydim bu davayı kazanamazdık. Avukat hayretle sorar: – Yargıca rüşvet mi verdin? Temel: – Elbette… Ama küçük bir farkla… Parayı karşı taraf adına gönderdim

Temel'e Çevreci ve Hayvanseverlerden Dayak

Temel ormandan odun kırıp köyde satan ve bununla geçimini sağlayan kendi halinde bir köylü imiş. Her zamanki gibi yine sabah kalmış binmiş eşeğine ormana gitmiş. Başlamış ağaç kesmeye. Bir kaç tane kesmiş. Ağaçları dallarından ayırmış ve kalın odunları eşeğin taşıyacağı şekilde küçülmüş. Derken ormana gezmeye gelen çevreci dernek üyeleri Temel'in odunu eşeğe yüklerken görmüşler. Ağaçları keserek doğanın dengesini bozuyor diye Temel'i bir güzel dövmüşler. Dövdükten sonra öylece bırakıp gitmişler. Temel kalan son gücüyle toparlanmış ve topladığı odunları eşeğe yükleyerek köy yoluna koyulmuş. Derken bu sefer de hayvanseverler karşısınna çıkmış ve bu seferde onlar hayvana işkence ediyor, eşeği sömürüyor diye dövmüş ve odunları da eşekten indirmişler. Temel köylü ya bir şey anlamamış bunların ne yapmaya çalıştığından. Neyse Temel gelmiş köye. Kahvenin orada Dursun'la karşılaşmış. Dursun ne olduğunu sormuş. Temel de başlamış anlatmaya: Ula Dursun: Ormanda ağaç kesiyordum.

Amerika'yı Keşfeden Temel

Temel ve Dursun bir gün ellerinde sazla Amerika'ya giderler. Bayağı dolaştıktan sonra yorulurlar ve uyurlar. Sabah kalktıklarında etraflarında bir sürü kızılderili görürler, çok korkarlar.. Temel Dursun’a “Bunlar hayatta saz görmemiştir, bir saz çalayım da kaçsınlar” der.  Temel’in sazı çalmasıyla kızılderililer hızla kaçarlar.  Dursun “vaay sen bunları sadece bir sazla kaçırdın… o zaman buranın adı TEKSAZ olsun” der.  Ertesi gün uyurlar; uyandıklarında gene karşılarında kızılderilileri görürler. Bu sefer Temel “dur başka bir yöntemim var” der ve güçlü bir sesle osurur. Ve adamlar kaçmaya başlarlar. Dursun da “mademki adamları osurup ta kaçırttın buranın adı LAZVEGAZ olsun” der.  Ertesi gün dolaştıktan sonra tekrar uyurlar; sabah kalktıklarında etraflarında gene kızılderilileri görürler. Bu sefer Dursun “bir de ben saz çalayım de korkup kaçsınlar” der. Dursun sazı çalar ama kızılderililer korkmaz ve sazı Dursun’un götüne sokarlar. Temel de “ehe…bu sazı

Temel Gizli AJAN

Temel turist olarak Amerika'ya gitmiş. Aradan bayağı bir zaman geçmiş ve Temel'in parası tükenmiş. Açlığa fazla dayanamayacağını anlayan Temel sonunda dayakta olsa, bulaşık yıkamakta olsa yemek yemeye karar vermiş. Sağına bakmış lüks bir lokanta, soluna bakmış normal bir lokanta.  "Ulan normal lokantada dayak yeyip bulaşık yıkayacağıma lüks lokantada dayak yerim. Bari yediğim dayağa değecek bir yemek olsun" diyerek lüks lokantaya girmiş.  İçerideki herkesin top sakallı olması ilgisini çekmiş ve yemeğini yemeye başlamış. Yan masada yemek yiyen adam kalkmış ve kapıya doğru yürümeye başlamış. Kasada görevli olan adam beyefendi hesap demiş adamda top sakalını kaşıyarak görmüyor musun AJANIM demiş ve çıkmış.  Bu bir iki üç derken Temel'in kafa hemen çalışmış ve yemeğini yedikten sonra kapıya doğru yönelmiş. Kasadaki adamda beyefendi hesap demiş Temel'de görmüyor musun AJANIM demiş. Nasıl AJANSINIZ demiş ve Temel sağına soluna bakarak fermuarını i

Temel'in Düz Mantığı

Temel bir yarışmaya katılır ve kazanır. Kendisine bir kitap hediye edilir. Kitabın adı da "Düz Mantık" tır. Temel hediyeyi alırken sorar; -Bu kitapta ne yazıyor? -Okuyunca öğrenirsin... -Ben onunla uğraşamam, anlat bakiim sen bana. -Pekala. Bak şimdi; senin evinde akvaryum var mi mesela? -Evet var... -O zaman içinde su da vardır? -Evet var... -İçinde su varsa balık da vardır? -Evet var... -Balık varsa hayvanları da seviyorsundur sen? -Evet... -Hayvanları seviyosan insanları da seversin herhalde? -Evet... -O zaman senin sevgilin de vardır? -Evet var. -Yaşlı görünüyorsun o zaman sen evlisindir? -Evet. -E karın olduğuna göre de, homoseksüel değilsindir? -Evet. -Bak gördün mü? Düz mantık buna denir işte... Temel çok etkilenir. Kitabı alır koltuğunun altına eve doğru giderken Dursun'u görür... Dursun sorar; -Temel o ne? -Düz mantık kitabı! -Nası bir şey bu anlat bakalım... -Bak şimdi; sizin evde akvaryum var mı? -Yoo

Vatikan'da Temeli Tanıyan Japonlar

Temel İtalya’da Fiat fabrikasında işçi olarak çalışmaya başlamış...  O zamanki Sovyet lideri Krusçev resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesislerini ziyaret de varmış. Fabrikanın tezgahları arasında dolaşırken Temel’e rastlamış. Herkesin gözü önünde ’’Vay Temel......’’ diye sarılıp kucaklaşmış ve ayaküstü sohbet etmişler.  Tüm protokol bu dostluktan şaşkına dönmüş. Konuk gittikten sonra patron Temel’i çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş.  Temel ’Hiiç’ demiş. ’’Ben eskiden komünisttim... 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım.’’ demiş Olay unutulmuş.. Üç beş ay sonra bu kez Amerika başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya. Yine aynı program ve fabrika ziyareti. Tezgahların arasında ’’Vay Temel.Vay Nixon.’’ muhabbeti...  İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Temel’i yine çağırtmış. Soru da cevap da aynı; ’’Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi. Bu Nixon o zaman

Bizi Artık Migros'a da Almıyorlar

Temel bir tarikata üye olmak için başvurmuş. Temel'i şeyhin karşısına çıkarmışlar. Şeyh Temel'e demiş ki: - "Seni üye olarak kabul edebiliriz, ama 3 hafta karınla yatmayacaksın" demiş. Neyse aradan üç hafta geçmiş ve Temel şeyhin önüne tekrar gelmiş. Şeyh sormuş: - "Temel tamam mı? Sabrede bildin mi?" Temel başlatır anlatmaya - "Şeyh, ilk hafta hiç problem yoktu. İkinci hafta sabrım çok zorlandı ama dayandım. Üçüncü hafta, benim karı üst raflardan bir paket almaya çalışıyordu, hatunun bacakları gözükünce içim gitti. Daha sonra paketler yere düştü. Benim karı da paketleri almak için eğilince dayanamadım."  Şeyh: - "Aaaa olmadı şimdi. Biz seni tarikata alamayız. 3 hafta bile sabır edememişsin..."  Temel: - "Boş ver tarikatı! Bizi artık Migros'a da almıyorlar!"