Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İlginç Hikayeler etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Acele Ederken Kaçırdıklarınızın Farkında mısınız?

Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca 6 Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider... Kemancı çalmaya başladıktan ancak 3 dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder. Kemancı ilk 1 dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider. Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder. En fazla dikkatle duran ise 3 yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu

Bakış açımız anlatır bizi, baktığımız şey değil

Aşağıdaki tabloya dikkatle bakın. İlk bakışta ne gördüğünüz önemli ama tablonun yapıldığı yıllara baktığınızda ise çok farklı bir olayı anlatıyor. İçinize derinden burkacak ve bu tabloya sahip olmak isteyeceğiniz bir yolculuğa hazır mısınız? Bu tabloyu Barok tarzının önde gelen isimlerinden Paul Rubens'in 1635'te yapmıştı. Rusya'nın Sankt Petersburg şehrinin dünyaca ünlü Hermitage müzesinde sergilenen bu tabloda, elleri bağlanmış yaşlı adam Cimon, dönemin iktidarı tarafından itirafa zorlanmak için açlığa mahkum edilmiş... Yeni doğum yapan kızı Pero büyük zorluklarla gardiyanlara rüşvet vererek babasını ziyaret eder ve kendi sütüyle babasını açlıktan ölümden korumak için emzirir. Kızın yüzündeki endişe, kapıya baktığı aşikar tavrı, babasının omzunu şefkatle kavrayışı, güçlü duruşu ve cesareti yansıtmış. Babanın, kızının memesini emerken yüzünde oluşan o çaresizliğini, ellerini koyuş şekli ve vücut dili ile kabullenişini müthiş yansıtmış ressam. Bu tabloya

Cahildim Dünyanın Rengine Kandım

Türk halk ozanı ve halk müziği şarkıcısı. Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi. Yaşar Kemal, Ertaş'ı "Bozkırın Tezenesi" dir Neşet Ertaş Size bu yazıda büyük üstatla ilgili hikaye anlatacağım. Başında kasketi, elinde sazıyla odamıza girdi Neşat Usta: – Merhaba ağalar, ben geldim. “Hoş geldin” dedik: – Sen sazını hiç elinden bırakmaz mısın? Güldü: – Doğduğum zaman babam sazını göbeğimin üstüne koymuş… Kendimi bildim bileli sazımı elimden bırakmadım. Seveni çok mu çok. Arayanı soranı “bizim ilimize gel, konser ver” diyeni de çok. Ama “cebinde kaç parası var” diyecek olursanız… Ağam, bu dünyaya çıplak geldik, öteki dünyaya 5 metre kefenle gideceğiz… Gelirken bir şey getirmedim ki, giderken bir şey götüreyim… Fakire fukaraya, yetime dula bir hayrım oluyorsa, benden mutlu insan mı var? Sonra “yalan” diye devam etti: – Para da yalan, pul da yalan… Mal da yalan, mülk de yalan… Şöhret de yalan… Aaah ağam ah… Yalan dünya… Yala

Her toplum, kendilerinden daha az şanslı olanlara nasıl davrandığıyla değerlendirilir

Okuma ve öğrenme zorluğu çeken çocuklara özel eğitim veren bir okul için bağış toplama yemeğinde, çocuklardan birisinin babası katılımcılar tarafından asla unutulmayacak bir konuşma yaptı. Okula kendini adamış öğretmenleri kutladıktan sonra şöyle bir soru sordu: 'Dışarıdaki etkenler tarafından etkilenmedikçe doğa her şeyi mükemmel bir şekil ve sırada yapıyor. Ama yine de oğlum Shay, diğer çocukların öğrendikleri gibi öğrenemiyor. Diğer çocukların anlayabildikleri gibi anlayamıyor. Oğlumda doğal olması gereken şeyler nerede?' Bu soru karşısında dinleyiciler sessiz kaldılar. Baba devam etti. 'Ben inanıyorum ki, dünyaya fiziksel ve zeka engelli Shay gibi bir çocuk geldiğinde, gerçek insan doğası kendini gösterme fırsatını buluyor ve bu da insanların o çocuğa davranış şekillerinde kendini gösteriyor.' Ve sonra aşağıdaki hikayeyi anlatmaya başladı: Shay ve babası bir gün parkta Shayin tanıdığı birkaç çocuğun beysbol oynadıklarını gördüler. Shay sordu, 

Otobüsçünün Borç Ödeme Yöntemi

Adamın biri berbere gitmiş. Oradan buradan muhabbet açılmış. Adam var olan borçlarından bahsetmeye başlamış ve çok zor durumda olduğunu, tanıdığı her kese borcu olduğunu, şirketi olduğunu ve batmak üzere olduğunu söylemiş. Berber de adama kafana takma. Bak bu borç olayı ile ilgili aklıma bir şey geldi onu sana da anlatayım.  "Bir adamın 5 bin dolar borcu varmış. Borçluları da bastırınca artık dayanamamış ve intihar etmeye karar vermiş. Kullandığı aracı dimdik uçurumun tam ucuna getirmiş, bir saate yakın ayak frende kımıldamadan durdurmuş. Bu durumun nedenini öğrenip endişeye kapılan vatandaşlar aralarında para toplamışlar ve adamın borcu kadar parayı adama vermişler. Paranın toplandığını gören adam takmış geri vitese ve hayata dönmeye karar vermiş...” Müşteri merakla sormuş. “İnanılmaz” demiş, “Kimmiş bu iyi insanlar yahu?” Berber cevaplamış: “Kullandığı otobüsün içindeki vatandaşlar!” Bu hikayeyi okuyup borçlu olan insanların bu yöntemi uygulaması için bu hikayeyi anlatmadı

Oğlunun Katilini Bulmak İçin İnanılmaz Plan - Henry Slesar / Temiz Cinayetler

Aaron Hacker'in emlak bürosunun önünde New York plakalı kırmızı, spor bir araba durdu. Arabadan inen şişman adam, büroya doğru yürüdü. Sıcaktan ter, ince elbisesinin üstüne kadar çıkmıştı. 50 yaşında görünüyordu. Yüzü heyecandan kızarmış, fakat kısık gözlerindeki kararlı, donuk bakış değişmemişti. İçeriye girince başıyla Aaron'a selam verdi. "Bay Hacker?" Aaron gülümseyerek, "Evet, benim, sizin için ne yapabilirim. Bay..?” Şişman adam, “Dill" diyerek kendisini tanıttı. "Zamanım çok az, hemen konuya girsek iyi olacak.” Dedi. “Benim için de iyi olur Bay Dill. İlgilendiğiniz belli bir yer var mı?" "Doğrusunu isterseniz, evet. Kasabanın kenarındaki eski bina.” "Sütunlu ev mi?" "Ta kendisi. Yanılmıyorsam üzerinde SATILIK tabelası var." Aaron kuru bir sesle, "Evet." Dedi. “Bizim satış listemizdedir." Kalınca bir defterin yapraklarını karıştırdı. Sonra daktilo ile yazılm

Ben Türk Orospusuyum!

Bu,bir tercüman eşliğinde eğlenmek için geneleve gelen iki Amerikalı coni ile genelevde çalışan Kezban’ın hikayesidir..!!! Bu hikaye Malatya’da geçer. Gündüz Cumhuriyet Bayramı kutlanmıştı.. Gece saat 12 ye yaklaştığı sırada içeriye ağızlarında pipo, sarı saçlı, uzun boylu iki kişi ile beraber şık giyinmiş şişman kısa boylu bir adam girdi geneleve. Bu iki yabancıyı, ‘uzman’ sıfatıyla bir dost memleketten getirilmişlerdi… Bir yıldır yakındaki 15.000 nüfuslu bir anadolu kasabasındaydılar. Kasabada GENEL EV yoktu ve coniler KADIN istemişlerdi Kaymakam kasabada öyle bir yer olmadığını, arzu ederlerse falanca yerdeki ‘Türk pavyon’una gitmelerini tavsiye etmişti… Bunun üzerine iki genç, tercümanlarını da yanlarına alarak önce Malatya’ya, sonra da faytoncunun rehberliğinde buraya gelmişlerdi Yani Malatya genelevi’ne..!! İlk dakikalarda yadırgadıkları bu yer, git gide hoşlarına gitmişti. akşamdan beri 25 müşteri savmış olan Kezban, gramofona oynak bir plak koymuş, kırmızı mayo