Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Müslüman etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İslam Tarihindeki İlk Kadın Hakları Savunucu

Mubarek annelerimizden Ümmü Seleme Resulullah'a şöyle bir sitemde bulunur: - "Ey Allah'ın Resulü! Kur'an'da hep erkeklerden söz ediliyor. Buna karşılık biz kadınlardan hiç bahsedilmiyor." Bu sitem üzerine şu ayet nazil olur: " Müslüman kadınlar ve Müslüman erkekler; mümin erkekler ve mümin kadınlar; itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar; özü-sözü doğru erkekler, özü-sözü doğru kadınlar; sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar; ırzlarını koruyan erkekler, ırzlarını koruyan kadınlar; Allah'ı çok anan erkekler, Allah'ı çok anan kadınlar var ya; işte Allah bunlar için bir af ve büyük bir ödül hazırlamıştır. " (Ahzap 35) Ayete baktığımızda her konuda kadın ve erkeğin birlikte zikredildiği bir anlamda onların eşitliğine vurgu yapıldığı gibi, Hz. Seleme'nin sitemine hem cevap ve hem hak verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, hz. Safiye'nin kadınların statüsünü ve bir anlam

Fitre Nasıl Ödenir?

Fitre, insan olarak yaratılmanın ve Ramazan orucunu tutup bayrama ulaşmanın bir şükrü olarak; dinen zengin olup Ramazan ayının sonuna yetişen müslümanın, belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır. Kişi, kendisinin ve küçük çocuklarının fitrelerini vermekle yükümlüdür. Hz. Peygamber, köle-hür, büyük-küçük, kadın-erkek her müslümana fitrenin gerektiğini ifade etmiştir Bir kimse fitresini bir fakire verebilir. Fakat bir fitre bölünerek birkaç fakire verilemez. Müteaddit kimseler fitrelerini birleştirip tek bir fakire verebilirler. Müteaddit fitreler sahiplerinin izniyle karışmış halde fakirlere verilebilir. Her fitreyi ayrı ayrı vermek lüzumu yoktur. Bununla beraber ayrı ayrı verilmesi daha güzel görülmüştür. Fitreler mükellefin bulunduğu yerin fakirlerine verilmelidir. Başka yerlere gönderilmek mekruhtur. Bütün ibadetlerde olduğu gibi sadaka-i fıtır yükümlülüğü de geciktirilmeyip zamanında yerine getirilmelidir. Bununla birlikte zamanında ödenmemişse, b

Fitrenin Miktarı Ne Kadardır, Nasıl Hesaplanır?

Sözlükte “yaratmak, icat etmek; kesmek, yarmak, ikiye ayırmak” mânalarına gelen fatr kökünden türeyen fıtr kelimesi oruca son vermeyi, orucu açmayı (iftar) ifade eder. Bundan dolayı ramazan bayramına îdü’l-fıtr denildiği gibi ramazan ayını yaşamanın, onun mükâfat ve bereketinden faydalanmanın bir şükran belirtisi olarak verilen sadakaya da sadakatü’l-fıtr (sadaka-i fıtr) veya zekatü’l-fıtr denilir. Bu tamlama kısaltılmış olarak fıtra ve Türkçe’de fitre şeklinde kullanılmaktadır. Fitre başlıca 4 madde üzerinden verilir: 1 - Buğday veya buğday unundan. Bunun vacip olan miktarı, yarım sa' (520 dirhem: 1667 gr.) dır. 2 - Arpadan veya arpa unundan. Bunun miktarı ise, bir sa' (1040 dirhem: 3333 gr.) dır. 3 - Her türlü kuru üzümden. Bunun miktarı da bir sa' (3333 gr.) dır. 4 - Kuru hurmadan. Bunun miktarı ise yine 1 sa' (3333 gr.) dır. Bu 4 gıda maddesinden herhangi birine göre fitre verilebilir. Bu fitreler aynen hurma, buğday, üzüm olarak verile

Kimler Fitre Vermek Zorundadır?

Nisab miktarı malı olan bir müslüman, hem kendisi için, hem fakir olan çocukları için, hem de hizmetçisi için fitre verir. Zengin olan çocukların fitreleri, İmam-ı A'zam'a göre o çocuğun malından verilir. İmam-ı Muhammed'e göre ise, onu da babası verir. Büluğa girmekle beraber akli dengesi yerinde olmayan çocukların fitresini de yine babası verir. Henüz doğmayan çocuk için ise, fitre verilmez. Bir kimse, kendi evinde otursalar bile, babası, anası, dedesi, ninesi için fitre vermekle mükellef değildir. Akrabalar da böyledir. Babaları hayatta olsun olmasın dede, oğlunun fakir çocukları (torunları) için fitre vermekle mükellef değildir. Bir kimse kendi hanımıyla büyük ve akıllı olan oğlunun fitresini vermekle mükellef değildir. Çünkü bunlar kendilerine sahip ve tek başlarına tasarrufa yetkilidirler. Fakat bunların müsaadesini alarak kocanın veya babanın onlar yerine fitre vermesi caiz olur. Ve bunlar kendi evinde ve idaresi altında iseler izinsiz de verebilir.

Fitre Ne Zaman Ödenmelidir?

Temel ihtiyaçlarının dışında belli bir mala sahip ve durumu iyi olan oruç tutamayacak durumda olan insanların Müslümanların ramazan ayında fakirlere verdikleri yardıma fıtır sadakası denir. Buna fitre de denilmektedir. İslam dinince zengin sayılan bütün Müslümanların, fıtır sadakalarını vermeleri vaciptir. Fitre, Ramazan bayramının birinci günü sabahı, fecrin doğuşundan itibaren vacip olur. Fitreyi vermenin müstehab olan şekli ise, fecrin doğuşundan itibaren namazdan çıkmadan önce fakirlere verilmesidir. Fakat fitrenin bayramdan birkaç gün, hatta birkaç ay önceden verilmesinde de bir beis yoktur. Böylece fakirlerin bayram ihtiyaçlarını önceden karşılamaları, noksanlarını telafi etmeleri sağlanmış olur. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir. Bu görüş İmam Ebu Hanife'nindir. Diğer üç İmama göre, fitre, Ramazanın son akşamı güneşin batmasından itibaren vacip hale gelir. Ödemenin bayram namazından sonraya tehiri de caiz

İsrail'in ABD'den Sonra Elçilik Açtığı Ülke Türkiye'dir

İsrail bağımsızlığını ilan edince ABD'den sonra elçilik açtığı ilk ülkelerden biri de Türkiye'dir. Rivayet olunur ki İsrail büyükelçisi Ankara'da göreve başlayınca ilk ziyaretlerinden Birini de dönemin Diyanet İşleri Başkanı Merhum Ahmet Hamdi Akseki (1947-51) hocaya yapar. Merhum Akseki randevu talebine bir anlam verememesine rağmen kabul eder. İsrail elçisi ziyaretinin ana sebebini şöyle izah eder: Sizin peygamberiniz bir hadisinde: “Müslümanlarla yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç yahudiyi kovalayan kimseye, ‘Ey müslüman! Arkamda bir yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.” (Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82) Ve ardından şöyle devam eder: bakın biz devlet kurduk, buna ne dersiniz?. Merhum Akseki: ben de bu hadisi biliyorum, peygamberimiz (sav) söylemişse mutlaka gerçelleşeceğine de ima

COFFEE MATE Süt Yerine Geçer mi?

Uzun zamandır Amerika'daki işlenmiş gıda ve fast food manyaklığını takip ediyorum, durum gerçekten vahim. Michelle Obama uğraşa dursun maalesef Amerika’nın tüm yemekhaneleri ve kantinlerini çoktan büyük şirketler ele geçirmiş bile. Türkiye’de biz de az buz şeylerle uğraşmıyoruz, GDO’lar bir yandan, “eksik” etiketlemeler öte yandan yemek kültürümüzü ve sağlığımızı tehdit etmeye devam ediyor. Neyse ki henüz Amerika'nın  işlenmiş gıda çılgınlığına erişemedik. Neyse ki hala örf ve adetlerimiz var. Neyse ki hala cips, bisküvi, kola ve türevlerini eline alana “ abur-cubur yeme evladım ” azarı geliyor. Neyse ki hamburgerciler, pizzacılar, tavukçular hala dışarıdan yemek kategorisinde ve lüks. Ve neyse ki hala Türk hazır gıda endüstrisinin pazarlama bölümleri o kadar da şeytanlaşmadı, derken korktuğum başıma geldi. Nescafe son reklamıyla vurdu, gol oldu. Reklamı izlemediyseniz sizi şöyle alalım (evet videonun başında Merih Ermakastar hayranının bir atıfı var, şaka değil. Rek

İçinizde Müslüman Olan Var Mı?

Adam elinde bir bıçak ile camiye girer:  “Ey cemaat içinizde Müslüman olan var mı?”  diye bağırır.  Herkes susar. Ancak yaşlı bir amca kalkar:  “Ben varım” der.  Bıçaklı adam amcaya, bir dakika dışarı gelir misin diyerek koluna girer camiden çıkarlar. Biraz ötede bağlı bir koyunun yanına gidip: “Amca; bu kurbanı kesmeme yardımcı olur musun, İslami, kurallara uygun keselim” der.  Amca koyunu kesmeye başlar. Yaşlılık bu ya her taraf kan olur. Amca: “Oğlum yoruldum camiye git başka birini bul” der.  Adam elinde kanlı bıçağı ile camiye girerek bağırır: “İçinizde başka bir Müslüman var mı ?” Yaşlı amcayı götürüp kestiğini zanneden cemaat ses çıkarmaz, ama topluca dönüp imama bakarlar. İmam: “Ne bakıyorsunuz ulan, iki rekat namaz kıldırdık diye Müslüman mı olduk!” der...