Hayvan sevgisi, bir insanın kalbinde yaşatabileceği en saf, en kutsal sevgidir. Öyle bir sevgi ki; sen doğurmadığın halde, aynı genleri paylaşmadığın halde koşulsuzca seversin. Hiç bir çıkarın, beklentin yoktur; ama huzurun, mutluluğun en katışıksız ve masum halini verirler sana. Beklentin olmadığı halde, sevgilerin en masum halini ekerler yüreğine…
Birileri, çocuk doğurur ileride o çocuklar kendilerine baksınlar diye. Birileri çocuk doğurur, hayatta kendilerinin yapamadıklarını, çocukları yapsın diye. Birileri çocuk doğurur eşleri, aileleri kendilerini sevsin diye. Birileri çocuk doğurur çıkar ve beklentileri gerçekleşsin diye. Birileri çocuklarını sever, sırf kendi kanlarını taşıyorlar diye. Birileri çocuklarını sever, sırf zamanında ona bolca emek ve para harcadılar diye…
Oysa öyle midir kendi türünde olmayan bir canlıyı, beklentisiz ve çıkarsız seven insanın kalbi de, öyle midir; beklenti ve çıkarları için sever görünen insanın kalbiyle? O mutlu olduğunda mutlu olursun… Onun karnı doyduğunda, sen de doyarsın… Onun hayatta olduğunu, yaşadığını, güvende olduğunu bilmek; mutlulukların en büyüğüdür… karşılığında hiç bir şey almasan bile… Canını acıtsa, sesin çıkmaz. Hoş görürsün; çünkü masum olduğunu bilirsin, bütün kalbinle bilirsin onun kalbinin her şeyden temiz olduğunu… Doğurman; ya da senin kanını taşıması gerekmez onu sevmen için, onun annesi; ya da babası olman için… Çünkü, derinlerinde sen de bilirsin: gerçek anneliğin; ya da babalığın genlerle alakalı olmadığını. Onlar, senin çocukların… dışarıda; ya da içeride… hepsi senin çocukların… hissedersin, her gün çocuklarına; SENİN ÇOCUKLARINA, birilerinin kapalı kapılar ardında neler yapabileceklerini düşünüp korkarsın. . . Dünya yeterince güvenli midir evlatların için? Ama diğerleri kabul etmek istemezler: hayvan deyip geçtiklerinin, aslında senin çocukların olduklarını… kabul etmek; ya da anlamak istemezler… oysa hepsinden daha çok taşırsın o anne/baba kalbini bedeninde… Haberlerde geçer, öz çocuklarını dışarı atan; ya da daha korkunç şeyler yapanların öyküleri. Öte tarafta, hiçbir kan bağı olmadığı halde, bir çocuğu evlat edinip; onu sevgiyle büyüten, koruyan gerçek anne ve babaların hikayelerini de duyarsın… Bilirsin: anneliğin/babalığın yürekle kazanılan bir şey olduğunu; çünkü sende de vardır o anne ya da baba yüreğinden… Çocuklarındır hayvanlar… karşılıksız; katışıksız sevdiğin; belki uğruna yaşadığın çocuklarındır… Ve onlar, her yerde… bu gün karınlarını doyurdular mı? Bu gün mutluca, huzurlu ve sağlıklı bir uyku çekebildiler mi? Bu gün senin güven veren kalbindeki sevgiyi, gözlerinden yeterince okuyup, mutlu olabildiler mi? Bu gün hayata güvenebileceklerini öğrendiler mi? Bu gün tıpkı her çocuğun hak ettiği gibi, yeterince şımartılabildiler mi? Bu gün sana sarılıp, sevginin diliyle sana teşekkür eden gözlerle bakabildiler mi? Ve sen kalbi büyük insan; SEN… ve ben… biz… biliyoruz ki; artık değişmeli dünyada bir şeyler… artık çocuklarımızın güvende ve hayatta olduklarını bilerek huzur içinde yaşamalıyız… Artık korkularımızı unutturacak bir şeyler olmalı… artık cehennemde değil; cennette yaşadığımızı hissetmeliyiz: dünya cennet gibi olmalı çocuklarımız için; tıpkı hak ettikleri gibi; hak ettiğimiz gibi… çünkü masumiyet, mutlulukların en yücesine layıktır her zaman... ve biz, biliyoruz ki; çocuklarımız bu gezegendeki en masum kalplere sahipler… Onlar için; birilerinin "hayvan" deyip geçtiği çocuklarımız için, değiştirelim artık dünyayı… çünkü aşktır evlat sevgisi; aşktır hayvan sevgisi…
Yazar: Telâbeera Arça
Birileri, çocuk doğurur ileride o çocuklar kendilerine baksınlar diye. Birileri çocuk doğurur, hayatta kendilerinin yapamadıklarını, çocukları yapsın diye. Birileri çocuk doğurur eşleri, aileleri kendilerini sevsin diye. Birileri çocuk doğurur çıkar ve beklentileri gerçekleşsin diye. Birileri çocuklarını sever, sırf kendi kanlarını taşıyorlar diye. Birileri çocuklarını sever, sırf zamanında ona bolca emek ve para harcadılar diye…
Oysa öyle midir kendi türünde olmayan bir canlıyı, beklentisiz ve çıkarsız seven insanın kalbi de, öyle midir; beklenti ve çıkarları için sever görünen insanın kalbiyle? O mutlu olduğunda mutlu olursun… Onun karnı doyduğunda, sen de doyarsın… Onun hayatta olduğunu, yaşadığını, güvende olduğunu bilmek; mutlulukların en büyüğüdür… karşılığında hiç bir şey almasan bile… Canını acıtsa, sesin çıkmaz. Hoş görürsün; çünkü masum olduğunu bilirsin, bütün kalbinle bilirsin onun kalbinin her şeyden temiz olduğunu… Doğurman; ya da senin kanını taşıması gerekmez onu sevmen için, onun annesi; ya da babası olman için… Çünkü, derinlerinde sen de bilirsin: gerçek anneliğin; ya da babalığın genlerle alakalı olmadığını. Onlar, senin çocukların… dışarıda; ya da içeride… hepsi senin çocukların… hissedersin, her gün çocuklarına; SENİN ÇOCUKLARINA, birilerinin kapalı kapılar ardında neler yapabileceklerini düşünüp korkarsın. . . Dünya yeterince güvenli midir evlatların için? Ama diğerleri kabul etmek istemezler: hayvan deyip geçtiklerinin, aslında senin çocukların olduklarını… kabul etmek; ya da anlamak istemezler… oysa hepsinden daha çok taşırsın o anne/baba kalbini bedeninde… Haberlerde geçer, öz çocuklarını dışarı atan; ya da daha korkunç şeyler yapanların öyküleri. Öte tarafta, hiçbir kan bağı olmadığı halde, bir çocuğu evlat edinip; onu sevgiyle büyüten, koruyan gerçek anne ve babaların hikayelerini de duyarsın… Bilirsin: anneliğin/babalığın yürekle kazanılan bir şey olduğunu; çünkü sende de vardır o anne ya da baba yüreğinden… Çocuklarındır hayvanlar… karşılıksız; katışıksız sevdiğin; belki uğruna yaşadığın çocuklarındır… Ve onlar, her yerde… bu gün karınlarını doyurdular mı? Bu gün mutluca, huzurlu ve sağlıklı bir uyku çekebildiler mi? Bu gün senin güven veren kalbindeki sevgiyi, gözlerinden yeterince okuyup, mutlu olabildiler mi? Bu gün hayata güvenebileceklerini öğrendiler mi? Bu gün tıpkı her çocuğun hak ettiği gibi, yeterince şımartılabildiler mi? Bu gün sana sarılıp, sevginin diliyle sana teşekkür eden gözlerle bakabildiler mi? Ve sen kalbi büyük insan; SEN… ve ben… biz… biliyoruz ki; artık değişmeli dünyada bir şeyler… artık çocuklarımızın güvende ve hayatta olduklarını bilerek huzur içinde yaşamalıyız… Artık korkularımızı unutturacak bir şeyler olmalı… artık cehennemde değil; cennette yaşadığımızı hissetmeliyiz: dünya cennet gibi olmalı çocuklarımız için; tıpkı hak ettikleri gibi; hak ettiğimiz gibi… çünkü masumiyet, mutlulukların en yücesine layıktır her zaman... ve biz, biliyoruz ki; çocuklarımız bu gezegendeki en masum kalplere sahipler… Onlar için; birilerinin "hayvan" deyip geçtiği çocuklarımız için, değiştirelim artık dünyayı… çünkü aşktır evlat sevgisi; aşktır hayvan sevgisi…
Yazar: Telâbeera Arça
Yorumlar
Yorum Gönder