Maymunlar "kuyruklu maymunlar" ve "kuyruksuz maymunlar" olarak ikiye ayrılabilir (perk de resmi olmayan kladistik bilime göre). Bunun sebebi, bazı maymunların kuyruklarını evrimsel süreçte yitirmeleridir. İnsan da, bu tür maymunlardan biridir.
Kuyruk, hepimizin bildiği gibi, pek çok hayvanda denge ve kimi zaman tutunma amaçlı bir organ olarak kullanılmaktadır. Gecko kertenkelelerinin duvarlar arası geçişlerde kuyrukları olmadan son derece başarısız oldukları bilinmektedir. Kuyruklarını 5. kolları gibi kullanan örümcek maymunları, ağaçlar üzerinden atlayarak saatte 60-80 km/h hızlarla hareket edebilir. Kuyruk, genellikle yerden yüksek yaşayan hayvanlar için önemli bir organdır.
İnsan (Homo sapiens) türünde de normalde, gebeliğin 4. haftasında genomumuzda atalarımızdan kalmış olan "kuyruk üretimi" ile ilgili kısmı okunur ve insan yavrularının ana karnında kuyrukları çıkar.
Kuyruğumuz, embriyo 31-35 günlükken en büyük uzunluğa ulaşır. Ancak genomun bir diğer kısmında, evrimsel süreçte edindiğimiz "kuyruk apoptosisi (programlı hücre ölümü)" genleri sayesinde, normal bireylerde kuyruğu üreten hücreler öldürülür ve kuyruk yok olur. Ancak kuyruk sokumumuzun (coccyx) varlığı, kuyruğumuzun bir zamanlar var olduğunu ve bizim evrimsel süreçte kuyruklu hayvanlara bağlı olduğumuzu göstermektedir.
Kimi zaman, bazı mutasyonlar sonucunda eğer apoptosise sebep olan genler kapanırsa ya da bozulursa, kuyruk yok edilemez ve kuyruklu doğum meydana gelir. 1884'ten bu yana 23 kuyruklu bebek doğumu vakası bildirilmiştir. En günceli 2001 yılında Hindistan'da 33 santimetrelik bir kuyrukla doğan insan yavrusudur.
Kuyruğumuz, embriyo 31-35 günlükken en büyük uzunluğa ulaşır. Ancak genomun bir diğer kısmında, evrimsel süreçte edindiğimiz "kuyruk apoptosisi (programlı hücre ölümü)" genleri sayesinde, normal bireylerde kuyruğu üreten hücreler öldürülür ve kuyruk yok olur. Ancak kuyruk sokumumuzun (coccyx) varlığı, kuyruğumuzun bir zamanlar var olduğunu ve bizim evrimsel süreçte kuyruklu hayvanlara bağlı olduğumuzu göstermektedir.
Kimi zaman, bazı mutasyonlar sonucunda eğer apoptosise sebep olan genler kapanırsa ya da bozulursa, kuyruk yok edilemez ve kuyruklu doğum meydana gelir. 1884'ten bu yana 23 kuyruklu bebek doğumu vakası bildirilmiştir. En günceli 2001 yılında Hindistan'da 33 santimetrelik bir kuyrukla doğan insan yavrusudur.
Bu tip doğrudan genlerle ilgili olan durumlar, örneğin C vitamini üretemememizde de etkendir. C vitamininin üretimini tetikleyen 3 gen bulunur; ancak insanlarda 3. gen körelmiştir ve işlevini yerine getiremez. Ancak doğru mutasyonlar sağlanabilirse, bu gen tekrar aktive edilebilir ve bizler de C vitamini üretmeye başlayabiliriz (basit bir örnek bu, zira C vitamini üretimi için genlerden fazlası gerekebilir, organlar arası işbirliği gibi). Kuyruk için de durum aynıdır.
Dediğimiz gibi kuyruk, ağaçlar üzerindeki hayvanlar için çok önemli bir organdır. Kuyruklarımız, bizim atalarımızdan çok önce, insaymun dediğimiz insansı maymunlar ağaçlardan inmeye başladığı zamanlarda yitirilmeye başlamıştır.
Yani bu, Geç Oliyosen Dönem'e, bundan 23 milyon yıl kadar öncesine denk gelmektedir. Kuyruğun kaybolma sebebi, iki ayak üzerine kalkmayla (bipedalizm) ve ağaçlardan kara yaşamına geçmeyle (terrestial yaşam) beraber kuyruğun eski işlevini yitirmesi ve artık üretilmesinin boş yere enerji harcanması anlamına gelmesidir. Bildiğiniz gibi kullanılmayan organlar da Evrimsel Ekonomi dahilinde zamanla körelmekte ve yok olmaktadır.
Yani bu, Geç Oliyosen Dönem'e, bundan 23 milyon yıl kadar öncesine denk gelmektedir. Kuyruğun kaybolma sebebi, iki ayak üzerine kalkmayla (bipedalizm) ve ağaçlardan kara yaşamına geçmeyle (terrestial yaşam) beraber kuyruğun eski işlevini yitirmesi ve artık üretilmesinin boş yere enerji harcanması anlamına gelmesidir. Bildiğiniz gibi kullanılmayan organlar da Evrimsel Ekonomi dahilinde zamanla körelmekte ve yok olmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder