The Guardian gazetesinde Kosta Rika ile ilgili ilginç ve bir o kadar da eğitici ve bir çok ülke yönetiminin örnek alması gereken bir analiz paylaşıldı. Mevcut politikalar göz önüne alındığında yapılan işlerin bir ülkenin gerek ekonomisini, gerekse de oluşabilecek anomali durumlar için hangi yöntemlerle hazırlıklar yapıldığını bu makalede derlenmişti. Bu makalenin Türkçe çevirisini siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.
Felaketi Önlemek mi İstiyorsunuz? Kosta Rika’dan Ders Alın
GSYH’de büyüme, dünyanın bütün hükümetlerinin asli siyasi hedefi. Ekonominin nasıl işlemesi gerektiğine dair bize söylenen her şeyin temelinde bu yer alıyor. Peki gerçekten böyle mi? Kosta Rika örneği bize ne sunuyor?
Yaz başında Nature dergisinde yayımlanan bir araştırma, küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutma şansımızın %5 olduğunu söylüyordu. Araştırmanın yazarlarına göre bunun nedeni seragazı salımlarında yaptığımız kesintilerin ekonomik büyümeye feda edilmesiydi. Ancak felaketi önleme umudumuzun var olmasını istiyorsak, büyüme bağımlılığımız konusunda bir şeyler yapmamız gerekiyor. Bu çok da kolay değil zira GSYH’de büyüme, dünyanın bütün hükümetlerinin asli siyasi hedefi. Ekonominin nasıl işlemesi gerektiğine dair bize söylenen her şeyin temelinde bu yer alıyor: GSYH’de büyüme iyi bir şeydir, ilerlemenin temelidir ve insanın esenliğini iyileştirmek, yoksulluğu sona erdirmek istiyorsak daha fazla büyümeye ihtiyacımız var. Güçlü bir söylem, peki doğru mu? Kosta Rika, bunun belki de böyle olmayabileceğine dair örneği, yüksek seviye refaha ulaşmanın GSYH ile çok az ilişkisi olduğunu kanıtlayarak veriyor.
Yeni Ekonomi Vakfı, birkaç yılda bir ortalama hayat süreleri, refah ve eşitlik gibi parametreleri ele alan ve bu ölçümleri ekolojik etkilere göre değerlendiren Mutlu Gezegen Endeksi’ni yayımlıyor. Kosta Rika ise her seferinde bu listenin en tepesine yerleşiyor. Ortalama 79,1 yıllık yaşam süresine sahip ve dünyadaki %7’lik üst düzey refah diliminde yer alan Kosta Rika, bu konuda İskandinav uluslarıyla eş düzeyde yer alıyor ve düzenli bir şekilde ABD’yi geçiyor. Böyle bir başarıyı da kişi başına düşen 10 bin dolarlık bir GSYH ile yakalıyor.
Bu Başarının Temelinde Ne Var?
Bütün bunlar ele alındığında, Kosta Rika’nın dünyadaki en verimli ekonomiye sahip olduğu gerçeği ortaya çıkıyor: Düşük GSYH ile yüksek yaşam standardı sağlıyor ve çevreye minimum seviyede baskı yapıyor.
Peki Kosta Rika bunu nasıl başarıyor?
Profesör Martínez-Franzoni ve Sánchez-Ancochea’ye göre bu tamamıyla Kosta Rika’nın, gelire bakmadan herkesin temel bir hak olarak yüksek kalitedeki sosyal hizmetlere eşit erişimi ele alan evrensellik ilkesine olan taahhüdü ile ilgili. 1940’larda hükümetin, sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik sistemlerinde yaptığı bir dizi düzenleme, bu düzenlemelerin 1950’lerden sonra bütün nüfusa yayılması ve daha çok kaynağın bahsedilen sosyal alanlara ayrılması gibi başlıca nedenler bu başarının temelini oluşturuyor.
Kosta Rika, yoksullukla mücadelede ülkeler için umutlu bir model sunuyor. Ancak bu model zengin ülkeler için de önemli dersler içeriyor. Bilim insanları iklim değişikliğinin engellenmesi adına İngiltere ve ABD gibi yüksek tüketim oranına sahip ülkelerin canlanmış ekonomilerini, gezegenin ekolojisi için azaltmak zorunda kalacaklarını ve bunu hızlı bir şekilde yapmaları gerektiğini belirtiyorlar.
Manchester Üniversitesi’nden bilim insanlarının yaptığı bir çalışma ise bu ekonomilerin yıllık % 4-6 oranında bir küçülmeye gitmelerinin gerekli olacağının altını çiziyor.
Yorumlar
Yorum Gönder