Türkiye'nin yerel çalışanların gözaltına alınması halinde Amerikan hükümetini önceden bilgilendireceği garantisi verdiğini kaydeden ABD Büyükelçiliği dün Türk vatandaşlarına uyguladığı randevu kısıtlamasını kaldırdı.
ABD Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada,
“Ekim ayından bu yana Türk hükümeti, Türkiye misyonumuzdaki yerel çalışanlara yönelik başka bir soruşturma bulunmadığı, Büyükelçilik ve Konsolosluklarımızdaki yerel çalışanlarımızın, Türk yetkililerle iletişim de dahil olmak üzere resmi görevlerini yerine getirdikleri için gözaltına alınmayacağı veya tutuklanmayacağına dair üst düzeyde sağladığı güvenceye bağlı kalmıştır. Ayrıca Türk hükümeti ileride yerel çalışanlarımızdan birini gözaltına almak ya da tutuklamak istediğinde Türk makamlarının Amerikan hükümetini önceden bilgilendireceğini de kaydetmiştir”
dendi.
ABD'nin kararına paralel olarak Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği'nden gelen açıklamada, vize kısıtlamasının ABD ile eş zamanlı olarak kaldırıldığı duyuruldu. Açıklamada, ABD'nin 'güvence verdiği' iddialarının doğruyu yansıtmadığı kaydedilerek
"Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu, yargı süreci devam eden dosyalarla ilgili olarak Hükümetimizin herhangi bir güvence vermediğini, ülkemizdeki hiçbir temsilcilik görevlisinin kendi resmi görevinin icrası sebebiyle adli soruşturmaya tabi tutulmadığını vurgulamak isteriz"
denildi.
Uzun süredir uygulanan kısıtlamanın kaldırılması olumlu bir gelişme oldu, ancak ABD ile ilişkilerde normalleşmenin sağlandığına henüz işaret etmediğini düşünüyorum. Başta Kudüs krizi, S-400 anlaşması ve Suriye’deki PYD konusu gibi derin görüş ayrılıkları olan konular ortada oldukça ilişkilerin kırılgan seyrini sürdürmesini bekliyorum.
Öte yandan, Almanya ile ilişkilerin en kötü noktasından toparlandığına dair işaretler de geliyor. Bu gelişmelerin başında Türkiye'de "terör propagandası yaptıkları ya da terör örgütü üyesi oldukları" gerekçesiyle tutuklu Alman vatandaşlarından bazılarının serbest bırakılması yer alıyor.
Büyükada davası kapsamında Türkiye'de Temmuz ayında tutuklanan bilişim uzmanı ve aktivist Peter Steudtner 25 Kasım'da tahliye edildi. Kasım ayı sonunda da gazeteci Deniz Yücel'in tecriti kaldırıldı. Ardından Mayıs ayında tutuklanan çevirmen ve muhabir Meşale Tolu 18 Aralık'ta tahliye edildi. Yine Barış bildirisine imza attığı gerekçesiyle hakkında dava açılan Alman sosyolog Sharo Garip’e yönelik yurt dışına çıkış yasağı kaldırılırken, son olarak da geçen hafta yürüyerek Kudüs'e gitmek isterken geçen Nisan ayında Türkiye'de gözaltına alınan Alman vatandaşı David Britsch de serbest bırakıldı. Ancak 14 Şubat'ta kendi isteğiyle ifade vermek üzere emniyete giden ve gözaltına alınan ardından 27 Şubat'ta tutuklanan gazeteci Deniz Yücel hala Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Alman insan hakları aktivisti ve bilişim uzmanı Peter Steudtner'in serbest bırakılmasında Almanya'nın eski başbakanlarından Gerhard Schröder'in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile buluşmasının belirleyici rol oynadığı ortaya çıkmıştı. Spiegel-Online'da yer alan bir haberde, Erdoğan'ın sözkonusu görüşmede, birebir bir takas önerdiği öne sürüldü. Erdoğan'ın gazeteci Deniz Yücel'in serbest bırakmaları karşılığında Almanya'nın da kendilerine sığınan Türk yetkilileri iade etmesi şartını sunduğu iddia edilmişti. Taraflardan bu konuda şimdiye kadar resmi bir açıklama yapılmadı.
Yorumlar
Yorum Gönder