Hani daha iri, daha çekirdekli, eğri büğrü 'şekilsiz' salatalıkların tadı hafif acımtraktır ya, işte onlara bu acımsı tadı veren şeyde 'şifa' saklı; 'cucurbitacin'ler adlı fitoaktif maddelerdir...
Kukurbitasin, triterpen yapıda bir 'feromon' ki feromonlar, canlılar aleminde ileti yani haber taşıyan kimyasal moleküller, bitki bu maddeyi koşullar zorlandığında kendisini korumak için salgılayıp çevre koşulları ile uyum sağlayarak hayatta kalabiliyor. O yüzden 'yetiştirilmeden' yetişen yabani bitkilerde ve sebzelerde daha çok, sera salatalığından çok koşulların daha sert olduğu bahçe salatalığında, güneşin altında yetişmiş, çok da iyi bakılıp iyi sulanmamış, fiziksel olarak kendisine yer açabilmek için şekli eğri büğrü gelişebilmiş salatalıklarda, yani aslında en ucuz ve en doğal olanlarda çok daha fazla miktarlarda mevcut ...
Peki, ne işe yarıyor bu kukurbitasinler? Bilim dünyasının dikkatini 1960'larda çekmeye başlayan bu madde grubu hakkında yapılan bilimsel çalışmalar bunların kanser karşıtı, yangı giderici ve karaciğer koruyucu etkileri olduğunu gösterdi.
'Anticancer Drugs - Antikanser İlaçlar' dergisinde 2012'de yayınlanan makalede, kukurbitasinlerin antikanser etkilerinin birkaç moleküler mekanizması ayrıntıları ile ortaya kondu.
IJHS 'International Journal of Health Sciences'da 2013'te şu başlıkta bir çalışma yayınlandı: 'Kukurbitasinler - Kanser Terapisinde Umut Vadeden Hedef!' Makalede bu maddelerin hem hücre düzeyinde hem canlı deneylerde (in-vivo ve in-vitro) kanser hücrelerinin üremelerini baskıladığı ve kanser hücrelerini intihara sürüklediği çalışmalardan bahsedildi.
Elbette bu çalışmalarda kullanılan kukurbitasin miktarları çok daha yüksek ancak beslenmeyle alabileceğimiz miktarlar da koruyucu düzeyde olabilmektedir.
Salatalığın en güzel en doğal ve en ucuz mevsimi, istifade edin, hep söylüyorum ya korunmak tedaviden çok daha kolay... Salatalığın kabuklarında ve sapına yakın, yani toprağa yakın bölgesinde çok daha yüksek bu madde, hani çoğunlukla acı diye atılır, ya da 'acısı çıksın' diye dibi kesilip köpürtülür ya, acısı çıkmasın! Acısı, şifa olsun...
Kukurbitasin, triterpen yapıda bir 'feromon' ki feromonlar, canlılar aleminde ileti yani haber taşıyan kimyasal moleküller, bitki bu maddeyi koşullar zorlandığında kendisini korumak için salgılayıp çevre koşulları ile uyum sağlayarak hayatta kalabiliyor. O yüzden 'yetiştirilmeden' yetişen yabani bitkilerde ve sebzelerde daha çok, sera salatalığından çok koşulların daha sert olduğu bahçe salatalığında, güneşin altında yetişmiş, çok da iyi bakılıp iyi sulanmamış, fiziksel olarak kendisine yer açabilmek için şekli eğri büğrü gelişebilmiş salatalıklarda, yani aslında en ucuz ve en doğal olanlarda çok daha fazla miktarlarda mevcut ...
Peki, ne işe yarıyor bu kukurbitasinler? Bilim dünyasının dikkatini 1960'larda çekmeye başlayan bu madde grubu hakkında yapılan bilimsel çalışmalar bunların kanser karşıtı, yangı giderici ve karaciğer koruyucu etkileri olduğunu gösterdi.
'Anticancer Drugs - Antikanser İlaçlar' dergisinde 2012'de yayınlanan makalede, kukurbitasinlerin antikanser etkilerinin birkaç moleküler mekanizması ayrıntıları ile ortaya kondu.
IJHS 'International Journal of Health Sciences'da 2013'te şu başlıkta bir çalışma yayınlandı: 'Kukurbitasinler - Kanser Terapisinde Umut Vadeden Hedef!' Makalede bu maddelerin hem hücre düzeyinde hem canlı deneylerde (in-vivo ve in-vitro) kanser hücrelerinin üremelerini baskıladığı ve kanser hücrelerini intihara sürüklediği çalışmalardan bahsedildi.
Elbette bu çalışmalarda kullanılan kukurbitasin miktarları çok daha yüksek ancak beslenmeyle alabileceğimiz miktarlar da koruyucu düzeyde olabilmektedir.
Salatalığın en güzel en doğal ve en ucuz mevsimi, istifade edin, hep söylüyorum ya korunmak tedaviden çok daha kolay... Salatalığın kabuklarında ve sapına yakın, yani toprağa yakın bölgesinde çok daha yüksek bu madde, hani çoğunlukla acı diye atılır, ya da 'acısı çıksın' diye dibi kesilip köpürtülür ya, acısı çıkmasın! Acısı, şifa olsun...
Yorumlar
Yorum Gönder