Doğanın yasalarına inanıp inanmamız, bunun sonuçlarından kaçabileceğimiz anlamına gelmez.
İnsanların kendilerini tanıması, doğalarına uygun hareket etmesi aynı zamanda kendine eksik gördüğü konuların üzerine giderek kendini geliştirmesi mutluluğun kaynağı olarak görülmelidir.
Hiç şüphesiz kendi doğasını bilmeyen bir insan bir çok konuda problem yaşayabilir. Yaşadıklarını talihsizlik, şansızlık ve ya kadersizlik olarak tanımlaması sonuçların kabullenme aşamasında başvurulan en yaygın terapi yöntemlerinden bir kaçıdır.
Dan Millman tarafından yazılan "Ruhun Yasaları" kitabında konuyla alakalı çok güzel cümleler yer almaktadır.
"Mutlu, huzurlu ve doyumlu bir yaşam hiçbirimize altın bir tepside sunulmuyor. Kendi doğamıza uyumlu bir yaşam sürdürdüğümüz ölçüde mutluluğa, huzura ve doyuma hak kazanıyoruz.
Ölçüyü belirleyen kendimiziz.
Mutluluk bazılarının başına konan bir talih kuşu değildir. Talih/talihsizlik, şans/şansızlık, kader/kadersizlik insan egosunun zihinsel, duygusal, sezgisel ve eylemsel tembelliğini ortaya çıkarmak, mutsuzluğunun sorumluluğunu üstlenmemek için ürettiği kavramdır.
Nasıl yerçekimi yasasına karşı koyabileceğine inanarak balkondan atlayan kişi bu eyleminden zarar görürse, kendi doğamızın tabi olduğu evrensel yasalara karşı koyarak yaşamını sürdüren kişi de bu eylemlerin bedelini mutsuzlukla, huzursuzlukla ve doyumsuzlukla öder; maddi her türlü olanağa sahip olsa bile.
Yasalara inansak da inanmasak da sonuçlarından kaçamayız. Tıpkı yerçekimi yasasına inanmasak da sonuçlarından kaçamayacağımız gibi."
İnsan doğası gereği bir şeye sahip olduğunda hep daha "fazlasını" ister ve çoğu zaman da sahip oldukları ile mutlu olma fırsatını kaçırmış olur. Zaman geçer ve sahip olmak istediklerine ulaşamama hissi sizi mutsuz, huzursuz ve hayattan zevk alamayan bir insan haline dönüştürür.
Buradan anlamanız gereken ve sonuç olarak ifade etmek istediğim: kendi doğanızı, kişiliğinizi, özelliklerinizi, sahip olduklarınızı bilmeniz ve sahip olmak istediklerinizle ilgili doğanın yasalarına uygun hayaller kurmanızın size mutluluğun kapısını açacak anahtar olacağı gerçeğidir.
Bir insan kişisel, ruhsal, ve bilimsel konulardaki eksiklerinin farkında olup buna göre kendini geliştirdiğinde, yaşamını buna göre tasarladığında hiç şüphesiz ki mutlu bir insan olacaktır. Öğrenmenin, kendini geliştirmenin ve kendi kişiliğini, doğasını tanımanın verdiği mutluluk hiçbir şeyle ölçülemez.
Sonuç Olarak:
Mutluluğun Anahtarı doğanızı, yani kendinizi tanımaktır
Yorumlar
Yorum Gönder