Mühendisler Dünyası

Adnan Oktar -Maşallah. Tavuk deyil balık gibi  İnşallah . Elhemdulillah.  Mehmet Özhaseki: Hocaefendi geçebileceğini bana bildirdi. Sorunsuz geçebilmesi için savcılıktan belge aldırdım. Yolundan şaşarsa gerilla horozlar müdahale eder. SIGMUND FREUD:  Tavuğun karşıdan karşıya geçmesiyle ilgilenmeniz, sizde güçlü bir cinsel güvensizlik duygusunu ele vermektedir. ALBERT EINSTEIN:  Tavuğun yolun karşısına geçmesi ya da yolun tavuğun ayakları altında yer değiştirmesi, tümüyle sizin gösterdiğiniz referansa bağlıdır. Süleyman Demirel : Tavuk geçmişse geçmiş, geçmemişse geçmemiştir. İ. Melih Gökçek : Biz ağaçları kesip yol yapmasaydık, tavuk karşıya geçemezdi. Tansu Çiller : Bu memleket uğrunda karşıdan karşıya geçen tavuk da bizimdir, tavuğun üstünden geçen traktör de bizimdir. Bülent Arınç : Tavuğun karşıdan karşıya geçmesi çok manidardır. Recep Tayyip Erdoğan : Eyy tavuk! Karşıdan karşıya geçmesini senden öğrenecek değiliz. Emine Erdoğan:  Tavuğun karşıdan karşıya geçm

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını hayal ediyordu. Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu. Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu parka götürecekti onu ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı: - Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni parka götüreceğim! dedi. Sonra düşündü: - Oh be, kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez! Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi:

Ahmed Yesevi Hazretleri, Çin hududundaki Hıtay adında bir yere gidiyor. Çok sıcak bir günde yol kenarında dinlenirken, bir köylü, doğum yapmakta olan zevcesi için dua istiyor. Hoca, dua ediyor ve doğum kolay oluyor. Bunun üzerine köylü kendisine çay ikram ediyor...🎈 Hoca Yesevi, o zamana kadar hiç görmediği çayı içince rahatlıyor ve harareti gidiyor...🌹 Ellerini açıp dua ediyor; " Ya Rabbi bu içeceğe revaç ver. Bizi sevenler içsin, faidelensinler. "🎈

Deniz suyunun faydaları saymakla bitmez. Bu yüzdendir ki çoğu insan tatil için deniz kenarındaki yerleri seçer. Deniz suyunun 10 faydasını sizin için derledik... 1. Deniz suyu, kan plazması gibi, 104 ana element ve mineral içerir. Cildin gözeneklerinden nüfuz eden deniz suyu dolaşım sistemine girer ve vücut fonksiyonlarını dengeler. Bu nedenle denize girmek vücut için son derece faydalıdır hatta ısıtılmış deniz suyuna girmek bu etkilerin daha da artmasını sağlar. 2. Deniz suyu, sadece fiziksel hastalıklara deva olmaz. Birçok psikolojik rahatsızlığa da şifa olabilir. Anksiyete, depresyon, sinirlilik, agresiflik, ruhsal bozukluklara, içeriğinde bulunan magnezyum, brom, lityum maddeleri etkisi ile tedavi etmektedir. Çünkü bu maddeler, beyindeki melatonin ve serotonin seviyesini dengelemektedir. Böylece mutluluk ve huzur verir.

Usta bir ressam, eğitimini tamamlayan öğrencisine  "Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koy. Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak ve insanlardan " beğenmedikleri yerlere bir çarpı koymalarını " rica eden bir yazı iliştir"  demiş. Öğrenci, birkaç gün sonra gittiğinde, resmin çarpılar içinde olduğunu görüp, üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam, resme devam etmesini tavsiye etmiş ve ilerleyen günlerde öğrenciden yeniden yaptığı resmi yine şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.

Doktorların da dediği gibi vücudun "sıvı ihtiyacı" yoktur... Su ihtiyacı vardır. Toprağı kazarsanız hiçbir tabakada kolaya, çaya, kahveye, meyve suyuna denk gelemezsiniz ama suya denk gelirsiniz. Birinci kural ağırlığınızla orantılı su içmektir. Genel olarak bu kendi ağırlığınızı 30 veya 40 ile çarpıp mililitre olarak içeceğiniz su miktarını tespit etmekle olur... Ancak kısaca normal bir yetişkin için yaklaşık 2,5 - 3 litre sudur.

İntihar eden insanlar yoktur; psikolojik ve fizyolojik baskı ve telegram silahlarıyla intihara yönlendirilen/sürüklenenle r vardır.   Prof.Gökhan Budak Kendinize sormanız gereken soru şu: Şizofreni ve şizofrenik kavramlarıyla uyutulan; ya da itham edilen insanlar, aslında kökeni 1. ve 2. Dünya savaşlarına dayanan ve BİZZAT bu günkü pek çok zihin kontrol silahının mucidi ve işbirlikçileri olan PSİKİYATRİSTLER'in; denekleri ve yapılan deneyleri "örtbas etmek için " UYDURDUKLARI BİR KILIF " olabilir mi?  ABD'yle işbirliği halinde olan ve bu gün 90'lı yaşlarını yaşayan bazı Türk psikiyatristler, önce hapishanede yatan mahkumlar üzerinde, ardından yalnız yaşayan ve fazla kimse ile görüşmeyen; dolayısıyla da, yapılan deneyleri ortaya çıkaramayacak insanlar üzerinde yapmışlardır ilk deneylerini. Bu insanlık suçu, gün ışına çıktığında, dönemin yasalarında, bu tarz bir suça ilişkin herhangi bir yaptırımdan bahsedilmediği için, ceza almamışlardır.