Yurtta Sulh, Cihanda Sulh |
Çünkü, mal varlığı çok üst seviyelerde olan bir cumhurbaşkanı, kendi gizli istihbari örgütüne ve olası tehditlerden çekinmesine engel olacak kadar da gizli ve özel savunma birimlerine sahiptir. Olmalıdır da.. Diğer taraftan, hangi milliyete, etnik kökene sahip olursa olsun; bir cumhurbaşkanının, cumhurbaşkanlığı yaptığı ülkeyi, kendi zenginliğinin bir parçasıymış; "kendi parçası"ymış gibi algılaması da iyi bir şey; çünkü bu tip bir algı, mal varlığını korumak isteyen bütün zengin tabakanın yaptığına benzer biçimde; cumhurbaşkanının da, kendi zenginliği olarak gördüğü ülkesini koruma iç güdüsüyle hareket etme potansiyelini arttıracaktır.
Yani sözün özü, geniş anlamda ülke çıkarları ve güvenliği söz konusu olduğunda,
1- Dünyadaki sayılı elit tabakaya kafa tutacak kadar zengin ve güçlü cumhurbaşkanı;
2- Cumhurbaşkanlarının kendilerini, idare ettikleri o ülke ve vatandaşlarıyla özdeşleştirmeleri ve yönetiminde yer aldıkları ülkeyi, kendi zenginliklerinin bir uzantısı/parçası gibi algılamaları;
ülke refahı, vatandaşın saadeti açısından; en önemlisi ülke güvenliği açısından iyi hatta "gerekli" bir şey...
Bu pencereden bakıldığında, padişah gibi ünvanlar; kendilerini gizleyerek maşaları aracılığıyla dünya siyasetine yön vermeye çalışan ve iyi kimseler oldukları da oldukça şüpheli olan sayılı tabakaya karşı durabilmek ve duvar örebilmek açısından; ülke yönetiminde söz sahibi liderlere yakıştırılması bakımından iyi bir şey...
Argoda bir tabir vardır: Öyle g..e böyle y…..
Bu bakımdan, kimilerinin şikayet ettikleri tabirlerden, aslında çok da rahatsız olmamak gerek...
Bu tabii ki; tek başına yeterli sayılamaz söz konusu güvenlik olduğunda...
O nedenle, bir ülkenin olmazsa olmaz en önemli şartı, teknoloji ve bilim alanında kendisini olabildiğince geliştirmesi; bu alanda, gelişmeye sürekli devam etmesi olacaktır.
Bunun da yolu, eğitim imkanlarını geliştirmek ve bu alana olabildiğince yatırım yapmaktan geçiyor...
Aslında, düşününce, oradaki de insan; buradaki de...
Yani, keşke bu güvenlik algısını ülke bazına indirgeyen bütün o korkunç olaylar dizisinden korunmuş olsaydık dünyaca...
Ama bazen, maşaları tutan o bazı ellerin arkasından "saygın(!) deliler" ve o deliler tarafından bir araya getirilmiş "deli örgütü" ve "deli mafyaları" çıkabildiği ve onlar da paraları ve küresel şirketleri sayesinde elde ettikleri ünvanları aracılığıyla normal insan maskesiyle dolaşabildiği ve malesef paraya aşık ettikleri insanlar eliyle, ülkeler bazında yönetimlere müdahale edebildikleri için; düşünmek zorundayız güvenliği ülke bazında… çünkü eğer toplumları aileler oluşturuyorsa ve iyi toplum yaratmanın yolu, önce aile kurumunu yaşatmak ve korumakla ilgiliyse; geniş yelpazeye uyarladığımızda, dünyada güvenliği sağlamak da, önce ülkeler çapında güvenliği sağlamaktan geçiyor olabilir...
Atatürk'ün de dediği gibi: Yurtta sulh, cihanda sulh!
Yazar: Telâbeera Arça
Yorumlar
Yorum Gönder