Mühendisler Dünyası

Çok param olsa, medyayı satın alırdım önce. Çünkü bütün beyin yıkama işlemleri, en çok medya aracılığıyla yapılıyor. Çok param olsa, istihbarat kurumunu da satın alırdım ; çünkü, istihbarat kurumunun sahip olduğu psikotronik cihazlar, insanları yönlendirme konusunda çok güçlü bir etkiye sahip. Çok param olsaydı, bilinçlendirme merkezleri kurup; insanların oraya gitmeleri için de para verirdim. Yani, kursa gitmek için para ödemek yerine; para alırlardı insanlar. Çok param olsa, yatırımı en çok da bilim insanlarına yapardım. En son teknolojiye sahip bilim merkezleri kurdurup, önce DNA'dan yeniden dirilme, kendi kendini yenileyebilen organlar, ölümsüz kalmayı sağlayabilecek kodlar ve bunun diğer canlılara nasıl kopyalanabileceği konularında araştırmalar yaptırır; bütün o formülleri bulmaları için, bu konuda en uzman ve yetenekli insanları çalışmaktan sıkılmayacakları eğlenceli bir kampa alır ve harika ödüllerle teşvik ederdim onları. Böylelikle, elimde her daim genç ve sağlıklı o

Ve tüm oltalar, ağlar, zıpkınlar, silahlar yok edildi. Hayvanların, en az insanlar kadar önemsendiği, sevildiği ve korunduğu yeni bir dünyaydı bu. Öyle bir dünya ki; içinde geçmişin zalimliğinden, ikiyüzlülüğünden, adaletsizliğinden en ufak bir eser bile yoktu bu dünyada. Öyle bir dünya ki; hayvanların ve diğer tüm canlıların olabildiğince mutlu, barış ve huzur içinde, adaletlice korunarak özgürce yaşıyor olduğu bir dünyaydı bu. Öyle bir dünyaydı ki; çocuklar MERHAMET VE SEVGİYLE büyüyor; bilim, hayvanları kullanmak için değil; YAŞATMAK için geliştiriliyor; etçil hayvanlara bile, gelişmiş teknolojiyle üretilen ve hiç bir canlının kanı akıtılmadan hazırlanan yapay protein içerikli mamalar veriliyor; böylelikle, seçenekleri olmayan hayvanlar da, merhametin elleriyle, merhametlice beslenmiş oluyorlardı.  Herkes vegandı. Öyle ki; vegan ahlakıyla yetişen nesiller; zaten çok duyarlı ve merhametli bir yaşam biçimini benimsedikleri için, oldukça cömert ve paylaşımcı oluyorlardı. Dünyad

Yakışmıyor bana kızmak. Oysa bir zamanlar, ben de o tiksindiğim etçiller gibiydim. Kördüm, sağırdım, uykudaki/hipnoz altındaki biri gibiydim adeta. Hevesle yediğim etlerin, tabağıma konulmadan önce; o marketlere girmeden önce, nasıl olup da satın alınabilecek bir mal haline getirildiğini; yediğim şeyin, onu ceset haline getirmelerinden önce,  BİR HAYATI OLDUĞUNU; NEFES ALDIĞINI; HİSSETTİĞİNİ; SEVDİĞİNİ; ÜZÜLDÜĞÜNÜ; KORKTUĞUNU; CANININ ACIYABİLECEĞİNİ; YORULDUĞUNU; SEVİNEBİLDİĞİNİ; en önemlisi, diğer bütün canlılar gibi YAŞAMAK İSTEDİĞİNİ bilmezdim, düşünmezdim.

Tatlı vegan... cici vegan... =D Onlar ne şirindirler; ne cicidirler onlar... Evet, konumuz “Vegan Biriyle Sevgili Olmak/Evlenmek...” Veganlara her zaman güvenebilirsiniz başlıklı yazımda da belirttiğim nedenleri aklımızın bir köşesinde tutalım... Bunlara ek olarak, onlar bize güvenden başka ne verirler sorusunu sormamız lazım... O kadar çok ki... Bir kere, veganlar genel olarak mutlu insanlardır; çünkü vicdanları rahattır; bunun nedenini, veganların yüksek etik değerlerle örtüşen, hayata saygılı yaşam tarzlarıyla ilişkilendirmek lazım. Vicdan rahatlığı ise, insanı mutlu eder; mutlu insanlar, çevrelerine de neşe saçarlar... Bolca şefkat bulursunuz veganlarda... Merhamet, iyilik, yardım severlik... (Ne tatlılar değil mi?) Sabah gülücüklerle uyanırlar... Mutlaka bir tüy yumağı dostları vardır evlerinde onlara tatlı tatlı bakan, sevimli hareketleriyle sevgi gösterilerinde bulunan... =) Sevgi, yaşam alanlarının her köşesine; her zerresine nüfuz etmiştir adeta... Ohh, huzur... güven... n

Hayvan sevgisi, bir insanın kalbinde yaşatabileceği en saf, en kutsal sevgidir. Öyle bir sevgi ki; sen doğurmadığın halde, aynı genleri paylaşmadığın halde koşulsuzca seversin. Hiç bir çıkarın, beklentin yoktur; ama huzurun, mutluluğun en katışıksız ve masum halini verirler sana. Beklentin olmadığı halde, sevgilerin en masum halini ekerler yüreğine… Birileri, çocuk doğurur ileride o çocuklar kendilerine baksınlar diye. Birileri çocuk doğurur, hayatta kendilerinin yapamadıklarını, çocukları yapsın diye. Birileri çocuk doğurur eşleri, aileleri kendilerini sevsin diye. Birileri çocuk doğurur çıkar ve beklentileri gerçekleşsin diye. Birileri çocuklarını sever, sırf kendi kanlarını taşıyorlar diye. Birileri çocuklarını sever, sırf zamanında ona bolca emek ve para harcadılar diye…  

İnsanların ilk evrim sürecinden itibaren yemek ihtiyaçlarını karşılamak için seçtikleri yöntem diğer masum canları düşünmeden onları avlamak ve yemek olmuştur. İnsanlığın ilk dönemlerinde hayvanlar avlanarak çiğ-çiğ yense de, ateşin bulunmasıyla yemeklerin de pişirilerek yenmesi bir devrim olarak kabul edilir. İlginçtir ki bunlarla birlikte insanların toprağı kullanarak bir şeyler ekmeleri, buradan çıkan mahsulle de beslenmeleri bir devrimdir. Tarihe çok dalmadan demek istediğimi anlatayım. Hayvanlarla beslenmek insanların ilkel özelliklerinden bir tanesidir. Çünkü teknolojinin de gelişmesiyle insanların ellerinde o kadar imkan varken neden masumlar canlarından olsun. Teknolojik gelişmelerle eti yapay olarak da üretmek mümkün iken... Çoğuna anlattıklarım saçma gelse de, insanların da bir yırtıcı hayvan türü olduğunu bana anlatan bir görüntüdür hayvanlarla beslenen insanları görmek.  İnsanların geliştiğini görmek çok güzel. Her bir çağ kendisinden bir önceki yüzyıl toplumunun, mu

Veganlara her zaman güvenebilirsiniz... Neden mi? Çünkü çoğu vegan karmaya inanır; iyi ya da kötü yapılan her şeyin sahibine geri döneceğini bilir.  Karmaya inanmasalar bile, yine de güvenebilirsiniz veganlara; çünkü, eğer vegan olduğu konusunda rol yapmıyorsa kişi, gerçekten vegansa yani, gelişmiş bir empati yeteneğine de sahiptir: Zevk veren bazı tatlardan; ya da şeylerden yüksek irade göstererek vazgeçebilecek kadar ‘hayat’a ve canlılara saygılı; yüksek etik değerlere sahip; kalbi merhamet ve sevgi ile dolu biridir. Yanlışların ve yanlış yapmanın hoş görüldüğü/desteklendiği bir toplumda; bütün yanlışların inadına, doğru bildiği yolda yürüyen, bu uğurda mücadele eden;

Hayvan sömürüsüne dayanan bütün ürünleri kullanmayı reddeden; tüm masum canlıların yaşam haklarını savunan; adaleti, vicdanı, duyarlılığı, empatiyi ve merhameti yaşamının merkezine oturtmuş kişilere denir vegan. Yazar: Telâbeera Arça

Veganlık, her türlü hayvan sömürüsünün ve sömürüye dayalı ürün kullanımının, üretiminin ve teşvikinin reddedildiği; vicdan, adalet, duyarlılık, empati ve merhamet merkezli; hayvanların da en az insanlar kadar iyi koşullarda yaşama hakları olduğuna inanan ve bunu mümkün olabildiğince her yerde savunan/destekleyen yaşam biçiminin ve felsefesinin genel adıdır. Yazar: Telâbeera Arça