Dışarıdan ağlayan koyunların sesleri geliyor. Bu öyle bir duygu ki; hissedebiliyorum ağladıklarını… Belki bir çoğunuz anlayamıyorsunuzdur hayvanların dilinden… ama ben hissedebiliyorum. Ağlıyorlar resmen… "Lütfen beni kurtarın! Yaşamak istiyorum!" diye yalvarır gibi… Ahh… o ses… ağlayan koyunun sesi… duyuyorum; ama bir şey yapamıyorum! Çaresiz hissetmek o denli kötü ki! İçimden sürekli Evren'e, "Ne olur, bir şeyler yap Evren'ciğim, kurtar o koyunların hayatlarını…" diyorum.
Çaresizim. Ağlıyor… Sesini her duyduğumda yüreğim dağlanıyor, boğazımda bir şeyler düğümleniyor. Bu nasıl kötü bir his; nasıl bir çaresizlik duygusu! Param olsaydı diyorum. Keşke çok param olsaydı da, kurtarabilseydim o koyunları kurtarılmak için yalvardıkları, onları ağlatan o şeyden! Ne korkunç, ne vahşi ve ilkel bir şey insanların katıldıkları o ritüel! Pagan ya da şaman ayini gibi! Korkunç! Yardım istiyor koyun… yaşamak istiyor… yalvarıyor ve ağlıyor ve ben çaresizim. Son bir umutla fısıldıyorum Evren'e: "Evren'ciğim… masum hayvanları ve masum insanları kurtarabilecek kadar çok kuvvetin vardır umarım…"
Yazar: Telâbeera Arça
Yorumlar
Yorum Gönder