Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mutlu Olmak İçin Doğanızı Tanımalısınız!

Doğanın yasalarına inanıp inanmamız, bunun sonuçlarından kaçabileceğimiz anlamına gelmez. İnsanların kendilerini tanıması, doğalarına uygun hareket etmesi aynı zamanda kendine eksik gördüğü konuların üzerine giderek kendini geliştirmesi mutluluğun kaynağı olarak görülmelidir. Hiç şüphesiz kendi doğasını bilmeyen bir insan bir çok konuda problem yaşayabilir. Yaşadıklarını talihsizlik, şansızlık ve ya kadersizlik olarak tanımlaması sonuçların kabullenme aşamasında başvurulan en yaygın terapi yöntemlerinden bir kaçıdır. Dan Millman tarafından yazılan " Ruhun Yasaları " kitabında konuyla alakalı çok güzel cümleler yer almaktadır. " Mutlu, huzurlu ve doyumlu bir yaşam hiçbirimize altın bir tepside sunulmuyor. Kendi doğamıza uyumlu bir yaşam sürdürdüğümüz ölçüde mutluluğa, huzura ve doyuma hak kazanıyoruz.  Ölçüyü belirleyen kendimiziz. Mutluluk bazılarının başına konan bir talih kuşu değildir. Talih/talihsizlik, şans/şansızlık, kader/kadersizlik

Drake Denklemi (Green Bank Denklemi)

Drake Denklemi, Green Bank Denklemi ve yanlış olsa da Sagan Denklemi olarak da adlandırılır. Fermi Paradoksunu çözmeyen; ancak konu hakkındaki bilgileri düzenlemenin bir yolu olan denklem, Frank Drake tarafından 1960’li yıllarda ortaya konmuştur. Dr. Frank Donald Drake, Amerikalı astronom ve astrofizikçidir. SETI'nin kurucusu olması ve Drake denklemi ile Arecibo mesajının yaratıcı olmasıyla tanınan bilim insanıdır. 1960 yılında Radyo astronom Frank Drake‘in adını taşıyan ancak aralarında Carl Sagan, John C. Lilly ve Otto Struve gibi önemli isimlerin bulunduğu bir grup tarafından hazırlanan bir denklem bize galaksimizdeki zeki canlıların tahmini sayısını vermektedir. Denklem birçok değişkenden oluşmaktadır ve eleştiriye açık tahminler vermekten öteye gidemez. Denklem ilk ortaya atıldığında uygarlıkların sayısı tahmini olarak 1.000 ve 100.000.000 arasında öngörülmüştür. Güncel bilgilerimiz bu aralığı 2 ve 280.000.000 olarak değiştirmiştir. Bütün galaksideki uygarlıkla

Bakış açımız anlatır bizi, baktığımız şey değil

Aşağıdaki tabloya dikkatle bakın. İlk bakışta ne gördüğünüz önemli ama tablonun yapıldığı yıllara baktığınızda ise çok farklı bir olayı anlatıyor. İçinize derinden burkacak ve bu tabloya sahip olmak isteyeceğiniz bir yolculuğa hazır mısınız? Bu tabloyu Barok tarzının önde gelen isimlerinden Paul Rubens'in 1635'te yapmıştı. Rusya'nın Sankt Petersburg şehrinin dünyaca ünlü Hermitage müzesinde sergilenen bu tabloda, elleri bağlanmış yaşlı adam Cimon, dönemin iktidarı tarafından itirafa zorlanmak için açlığa mahkum edilmiş... Yeni doğum yapan kızı Pero büyük zorluklarla gardiyanlara rüşvet vererek babasını ziyaret eder ve kendi sütüyle babasını açlıktan ölümden korumak için emzirir. Kızın yüzündeki endişe, kapıya baktığı aşikar tavrı, babasının omzunu şefkatle kavrayışı, güçlü duruşu ve cesareti yansıtmış. Babanın, kızının memesini emerken yüzünde oluşan o çaresizliğini, ellerini koyuş şekli ve vücut dili ile kabullenişini müthiş yansıtmış ressam. Bu tabloya

Cahildim Dünyanın Rengine Kandım

Türk halk ozanı ve halk müziği şarkıcısı. Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi. Yaşar Kemal, Ertaş'ı "Bozkırın Tezenesi" dir Neşet Ertaş Size bu yazıda büyük üstatla ilgili hikaye anlatacağım. Başında kasketi, elinde sazıyla odamıza girdi Neşat Usta: – Merhaba ağalar, ben geldim. “Hoş geldin” dedik: – Sen sazını hiç elinden bırakmaz mısın? Güldü: – Doğduğum zaman babam sazını göbeğimin üstüne koymuş… Kendimi bildim bileli sazımı elimden bırakmadım. Seveni çok mu çok. Arayanı soranı “bizim ilimize gel, konser ver” diyeni de çok. Ama “cebinde kaç parası var” diyecek olursanız… Ağam, bu dünyaya çıplak geldik, öteki dünyaya 5 metre kefenle gideceğiz… Gelirken bir şey getirmedim ki, giderken bir şey götüreyim… Fakire fukaraya, yetime dula bir hayrım oluyorsa, benden mutlu insan mı var? Sonra “yalan” diye devam etti: – Para da yalan, pul da yalan… Mal da yalan, mülk de yalan… Şöhret de yalan… Aaah ağam ah… Yalan dünya… Yala

PostgreSQL Kurulumunda "An error occurred executing the Microsoft VC++ runtime installer" Hatası ve Çözümü

PostgreSQL windows işletim sistemlerine kurulduğu zamanda bazen "An error occurred executing the Microsoft VC++ runtime installer" hatası ile karşılaşabilirsiniz. Bu durumun oluşmasının nedeni PostgreSQL installer yazılımının ihtiyaç duyduğu VC++ sürümleri ile bilgisayarda kurulu olan sürümler arasında uyumsuzluk olmasıdır. Özellike Visual Studio'nun kurulu olduğu bilgsayarlarda bu durum çokça karşılaşılan problemdir. Problemin çözümü için bir çok farklı blog yazıları, stackoverflow yorumları okuyup denedikten sonra hiç birinin işe yaraması üzerine kendim deneyerek çözümünü buldum ve bu durumla karşılaşabilecek kişilerin de ulaşabilmesi için herkesle paylaşmak istedim. Makalenin başında da dediğim gibi "An error occurred executing the Microsoft VC++ runtime installer" hatasının oluşmasının nedeni Visual C++ versiyonlarının farklı olması. Hatta 2013, 2015 sürümlerinin bile değil, tam belirtilen sürümün kurulu olması gerekiyor. Ben de bu sorunun çözümü için

Kur'ani Kerim'de İftira İle İlgili Ayetler

Kuranda iftira ile ilgili 29 ayet yer almaktadır 3:24 - Bunun sebebi, onların "belli günlerden başka bize asla ateş azabı dokunmaz" demeleridir. Uydurageldikleri yalanlar dinlerinde kendilerini aldatmaktadır. 3:94 - Kim bundan sonra Allah'a karşı yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. 4:20 - Eğer bir eşi bırakıp da yerine diğer bir eş almak isterseniz, öncekine yüklerle mehir vermiş de bulunsanız, ondan bir şey geri almayın. O malı bir iftira ve açık bir günah isnadı yaparak geri alır mısınız? 4:48 - Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. Ondan başkasını (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar ve mağfiret buyurur. Her kim Allah'a şirk koşarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur. 4:112 - Kim bir hata veya bir günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olur. 6:21 - Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetleri

Rüşvet Verebilmek De Bir Sanattır!!

Temel Amerika'ya gider ve bir kavgaya karışır ve sonuç olarak karşı taraf Temel'den şikayetçi olur. Temel, haklı olmamasına rağmen bir avukat tutar ve avukata sorar: – Acaba yargıca biraz para teklif etsem mi? Avukat sinirli bir şekilde: – Kesinlikle olmaz. Bu yargıç rüşvet konusunda çok titizdir. Eğer böyle bir davranışta bulunursan iyi bil ki, davayı kaybederiz. Sonunda dava Temel’in lehine sonuçlanır. Böylesi bir karar karşısında, avukat şaşkınlığını gizleyemez ve Temel’e sorar: – Nasıl oldu, anlayamadım? Bu davanın bizim lehimizde sonuçlanmasına imkan yok. Temel: – Tabii anlayamazsın. Yargıca rüşvet göndermeseydim bu davayı kazanamazdık. Avukat hayretle sorar: – Yargıca rüşvet mi verdin? Temel: – Elbette… Ama küçük bir farkla… Parayı karşı taraf adına gönderdim