Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Geleceğimizin Tehlikesi: Frenemy (Dost Görünümlü Düşmanlar)

Hz. Ali "En büyük düşman, düşmanlığını gizleyendir." demiştir. Birde buna dost sandıklarımızın aslında düşman olması eklenirse o zaman durum daha da ilginç bir hal alır. Türkçede bir tabir vardır. Dost görünümlü düşman. Üzerine romanlar, kitaplar yazılmış bir konu. Bu makalemde de detaylıca son zamanlarda hayatımıza girmiş FRENEMY kavramını tartışacağım. En yakınınızdaki dostunuzun aslında bir düşman olup, tehlike yaratıp yaratmayacağını nasıl anlarsınız?  İngilizce’de de artık resmi bir kelime var: ’frenemy’. Türkçeye çevirmeye çalışırsak ’arkadüşman’ veya "dost görünümlü düşman". Geçtiğimiz aylarda Merriam - Webster’s sözlüğüne geçen 100 yeni İngilizce kelime açıklandı. Bunlardan bazıları tatilini evde geçirme anlayışını ifade eden ’staycation’ veya internet televizyonunda her bir video bölümünün adı olan ’webisode’ gibi kelimelerdi. Bizim dikkatimizi çeken bir diğer kelime de ’frenemy’ oldu; yani birleşimden de anlaşılacağı üzere size do

Her toplum, kendilerinden daha az şanslı olanlara nasıl davrandığıyla değerlendirilir

Okuma ve öğrenme zorluğu çeken çocuklara özel eğitim veren bir okul için bağış toplama yemeğinde, çocuklardan birisinin babası katılımcılar tarafından asla unutulmayacak bir konuşma yaptı. Okula kendini adamış öğretmenleri kutladıktan sonra şöyle bir soru sordu: 'Dışarıdaki etkenler tarafından etkilenmedikçe doğa her şeyi mükemmel bir şekil ve sırada yapıyor. Ama yine de oğlum Shay, diğer çocukların öğrendikleri gibi öğrenemiyor. Diğer çocukların anlayabildikleri gibi anlayamıyor. Oğlumda doğal olması gereken şeyler nerede?' Bu soru karşısında dinleyiciler sessiz kaldılar. Baba devam etti. 'Ben inanıyorum ki, dünyaya fiziksel ve zeka engelli Shay gibi bir çocuk geldiğinde, gerçek insan doğası kendini gösterme fırsatını buluyor ve bu da insanların o çocuğa davranış şekillerinde kendini gösteriyor.' Ve sonra aşağıdaki hikayeyi anlatmaya başladı: Shay ve babası bir gün parkta Shayin tanıdığı birkaç çocuğun beysbol oynadıklarını gördüler. Shay sordu, 

Bir Türk Uçaktan Neden Atlar?

Bir uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış ve demiş ki: Uçak düşmek üzere. Tüm yolculara atlamalarını söyleyin. Şu anda deniz üzerindeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek!!!’ Tabii, böyle bir şeyi insanlara yaptırmak çok zor. Hosteslerden en akıllısı düşünmüş taşınmış, ‘Herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamaları sağlanır.’ diye karar vermişler. İlk olarak Amerikalı kafilenin yanına gitmiş: ‘Sayın yolcularımız; üzerinde bulunduğumuz alan Japonlar’ın araştırma laboratuvarlarıyla kaplı. Eğer oraya ulaşırsanız tüm Japon teknolojisi sırlarını kaparsınız!’ Bütün Amerikalılar koşarak çıkışa gitmişler ve atlamışlar; Sonra hostes İngilizler’e yönelmiş: ‘Sayın yolcularımız, şu anda dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üzerindeyiz; eğer hemen el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar!’ Bütün İngilizler hevesle atlamışlar. Sıra Fransızlar’a gelmiş. Hostes: ‘Bayanlar baylar, affedersiniz ra

Ambidekster Nedir?

Her iki eli kullana bilme yeteneğine "Ambidekster" denir. Genelde insanlar ya sol yada sağ ellerini etkin olarak kullanırlar. Bu da genellikle insanların beyin yapıları ile ilgili bir konudur. Ambidekster olan insanlar ise sağ ve sol ellerini, hatta sağ ve sol ayaklarını ve hatta hatta sağ ve sol beyin loplarını aynı anda kullanabilen kişilerdir. Ellerden biri baskın olmadığı için yazı yazma ve bıçak kullanma gibi elle yapılan becerileri her iki eliyle de eşit düzeyde yapabilme yeteneğine ambidekster deniliyor. Bu yeteneğe sahip kişiler için sağlak ya da solak ifadesi kullanılmaz. Bu özelliğe sahip kişilerin beynin her iki lobunu da kullanabildiği söylenir. Genelde aileden geçen bu özellik çok az kişide görülüyor. Ambidekster sözü Latinceden çevrilmiştir. Latınca “ambi” – “her iki”, “dekster” isə “yararlı” və ya “uygun” anlamına gelen sözlerin birleşmesinden oluşmuştur. Ambidexterity Ambidekster sözünün İngilizce karşılığıdır ve İngilizce sözlükteki anlamı, hem sa

Kuşlardan hangisi yuvasını kendi yapmaz da, diğer kuşların yuvasını kullanır?

Bildiğiniz gibi Türkiye'de de yayında olan bir çok televizyon programı üst aklın oluşturduğu formatlara uygun olarak dünyanın bir çok ülkesinde yayınlanır. Bu programlardan bir tanesi de Türkiye'de de büyük bir reyting alan "Kim Milyoner Olmak İster" yarışmasıdır. Fransa’nın 2008 yılı “Kim milyoner olmak ister” programında yarışan yarışmacı belkide hayatının kararını vermek üzereydi. Doğru cevap verirse 250.000€ kazanacak, yoksa sadece 15.000€ ile programı terk edecekti. Soru ise kolay olmaktan uzaktı: -Aşağıdaki kuşlardan hangisi yuvasını kendi yapmaz da, diğer kuşların yuvasını kullanır? a) Akbaba b)Kırlangıç c) Guguk kuşu d)Serçe Yarışmacı cevabı bilmiyordu elbette ki, ve sadece bir jokeri kalmıştı, telefonla arama. Ancak gel gör ki, o saatte ulaşılabilecek tek arkadaşı bir sarışındı ve sarışınların ününü hepiniz biliyorsunuz. Her ne ise…Arkadaşı arandı, ve sorularını seçenekleri ile ona okuduğunda, sarışın şaşılacak bir hızla ve hiç tered

"Konsolide Etmek" Ne Demek

Fransızca bir kelime olan "konsolide" tek olarak kullanıldığı durumlarda vadesi uzatılan borç anlamında gelmektedir. TDK sözlüğünde de böyle geçmektedir. Buna rağmen konsolidasyon ve ya konsolide olmak genel olarak birlik olmak, birlikte hareket etmek, ortak amaç için yekvücut olabilmek anlamlarında kullanılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda ortak paydada birleşme anlamını da kullanabiliriz. Bu anlamlar eşliğinde konsolide etmek ise birlikte hareket etmeyi sağlamak amacının ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Örneğin şu cümlede konsolide olmak ve konsolide etmek anlamını daha iyi anlayabiliriz. CHP ve İyi Parti tabanları Muğla seçimlerinde konsolide olamasa da (yani ortak paydada birleşmeseler de) CHP seçimi rahat kazandı. Bunun temel nedenlerinden biri de CHP kanadının kendi seçmenini konsolide etmekte zorlanmadığı olarak açıklanabilir. Diğer bir örnek: İktidar yaşanan ekonomik krize çözüm bulamadığı için bulduğu yöntem tüm rakipleri şeytanlaştırmak, düşmanlaştırmak ve t

Bırak SEVGİ Seni Bulsun

Yalnız bir adam bir gün bir koza bulur. Kozanın içinde küçük bir tırtıl vardır. Adam çok sever bu tırtılı onunla tüm yalnızlığını tüm sevgisini paylaşır. Gel zaman git zaman tırtıl büyür güzel bir kelebek olur.  Adam kelebeğine hayran…  Bırakamaz bir türlü… Aslında kelebeğin aklında dağlar kırlar çiçekler vardır da; kıyamaz bir türlü adama ve sevgisine yalnız bırakamaz O’nu….  Üç günlük ömrünü sevildiği ve sevdiği yerde geçirmeyi arzulamaktadır yüreği… Ama adam da bilir ki; “Sevmek bazen vazgeçmeyi de bilmektir….” Kelebeğine son kez bakar ve onu salıverir özgürlüğüne kırlarına çiçeklerine doğru… Kelebek mutlu olmasına mutlu olur ama hiç bir meltem hiç bir çiçek yaprağı adamın avucunun sıcaklığı andırmaz…  Aklında adam o çiçek senin bu çiçek benim dolaşır saatlerce… Adam kelebeğe sevdalı bakıp durur boşluğa… Kelebek ise hala konacak sıcak bir avuç aramakta… Kelebek şunu anlamıştır; BAZEN AİT . OLDUĞUMUZ YER SICAK BİR AVUÇTUR BİLİ